SERKAN KAHYAOĞLU, Klinik Psikolog
Yalnızlık, gittikçe artan şekilde sorgulanan ve korkutan bir gerçek olarak ortaya çıkıyor. Kimi zaman kendi başına kalmanın huzuru kimi zaman da yoksunluğun korkutan yüzüyle giriyor hayatımıza. Korkulan yalnızlık mı? Yoksa etkisiz ve değersiz kalmak mı?
“Yalnızlık Ömür Boyu” mu?
Koltuğuna oturdu ve ağlamaklı bir sesle kimsenin onu ciddiye almadığından bahsetmeye başladı. “Herkes bir şekilde konuşuyor, anlatıyor ve kendini dinletiyor. Ama ben hep anlaşılmayan, yalnız kalan oluyorum. Konuşmaktan korkar oldum, konuştukça insanların yanında küçülüyor gibi hissediyorum, korkuyorum. Babamın beni eleştiren sesi kafamın içinde çınlıyor” dedi.
Konuştukça, üzerine düşündükçe ve kafasının içindeki babasının “Ne kadar boş konuşuyorsun, saçmalama” eleştirilerine esir olmamayı öğrendi. Kolay olmadı. Her denemesinde; küçük bir kız çocuğunun korkusuna karşı konuşmaya, ifade etmeye hakkı olduğuna inanan kadının savaşını yaşadı kafasında. O küçük kızı korumaya karar verdi. Onun deyimiyle “kendini dinletme” hakkı olduğuna inandı ve denedi. Konuştukça etki yaratabildiğini fark etti. Konuştukları, yaptıkları bazılarının ilgisini çekiyor, bazılarının çekmiyor. Ama zaten onun için de herkes ilgi çekici değil. Yani babasının sesine hapsetmiyor artık kendini, yaşama ve dünyaya açılmaya karar verdi.
Çay kaşığı taşıma görevi
Abisinin epilepsi tanısı, onun çay kaşığı ile dolaşmasının nedeniydi. Sürekli onun etrafında olmayı öğretmişlerdi. Olası bir krizinde dilini ısırmasın diye, çay kaşığı ile tüm teneffüslerde onu gözlüyordu. Abisinin koruyucusu olmak için dünyaya gelmiş gibi hissediyordu. Yalnız kalmamak, dışlanmamak için abisinin ve sonra diğerlerinin ihtiyaçlarını karşılamayı görev edinmişti. Kendisi için bir şey yapamaz ve yapmaya hakkı yokmuş gibi hissediyordu. Öyle ki üniversitede son dersinin final sınavına girmeyi unuttu, dersin hocasına kızdı, sınava girmedi. Sonra bir şekilde sınava girdi, bu kez bilinmez şekilde sınav kağıdı kayboldu. Kısaca, tesadüf gibi görünen tüm bu süreçte aslında fena halde yalnız kalmaktan endişe ediyordu. Öğrendiği, başkalarının ihtiyaçları için yaşamak zorunda olmaktı. Yalnızlık kendisiyle kalmaktı oysa kendisini düşünme hakkına ve becerisine sahip değildi.
Bunları anlatabileceği bir fırsat buldu önce. Önce utanarak, korkarak, sonra öfkeyle anlatabildi. Haksızlığa uğradığını fark ettikçe, önce anne babasına, sonra kendisine kızdı, farklı seçenekleri düşünemediği için. Anlattıkça bir adamı sevdiği ortaya çıktı. Sevmeye, istemeye hakkı olduğuna inandı. O son sınavı verdi ve mezun oldu. Annesinin, abisinin dışında da bir dünya olduğunu anladı. Gücünü ve değerini fark ettikçe sahip çıktı yaşamına. Kendini ancak kendisinin değiştirebildiğini bildi.
Kendimden korktum
Arkadaşım korkuyla yüzüme baktı; “Aklımı kaybediyorum sanki! Kimse beni beğenmiyor, istemiyor gibi geliyor. Hiçbir şeyi beceremiyorum sanki.” dedi. Oysa etrafında çok beğenilen biri olduğunu biliyordum. Üstelik bence işini de çok iyi yapıyordu ve bir gün önce işiyle ilgili büyük bir takdir almıştı. Sanırım sevilmemek, sevgisinin karşılılık görmemesi, hayal kırıklıkları, onu çok yalnız hissettiriyordu.
Kahve içtik ve biraz lafladık. Konuştukça öfkesi, kırgınlıkları, hayalleri, anlayamadıkları, anlayabildikleri dile geldi. Kelimeleri kullandığımız işler yapıyorduk ve dost olarak dertleştik. Kendisi için isteyebilmek, kendini koruyabilmek, korumak kadar korunmaya da hakkı olduğunu bilmekle ilgili konuştuğumuzu hatırlıyorum. Umutsuz, kırgın hali yavaş yavaş silindi. Üzüntüsü kalbindeydi hatta dilindeydi hala ama çaresiz ve değersiz olmadığını anlamıştı. Güven veren birisi bize ayna tutsa, sesimize akis olsa bile yetiyordu bazen.
Korkutan yalnızlık değil; etkisiz ve değersiz olmak
Yukarıdaki 3 örneğin ortak noktası, etki gücünü kaybettiğini sanan ve/ya değersiz hisseden insanların “çaresizlik ve umutsuzluğa” teslim olmaları diyebilirim. Tabii ki ve iyi ki de insan bu teslimiyete mecbur değil. Zaten tüm örneklerde, kısa ya da uzun bir zaman sonra yalnızlıktan kurtulma adımlarını, eylemlerini görüyoruz. Bir başka deyişle, insan “etkili ve değerli” olabilirse yalnızlık, hayal kırıklığı onu teslim alamıyor.
Etkili ve değerli olmak için:
- Güven: Hem kendimize hem de karşımızdakine güven duymak isteriz. Bunun için kendi duygularınızı, isteklerinizi, haklarınızı korumak ve aynı zamanda ilişkide olduğunuz kişinin duygularını, isteklerini önemsemeniz önemlidir. İkinci örnekte çay kaşığını taşıyan küçük kız büyüdü ve genç bir kadın olarak hala annesi ve abisiyle ilişkide. Farklı olarak hem başkalarıyla ilişki kuruyor hem de kendini abisinin koruyucusu olarak tanımlamıyor. Kısaca her ilişkide hem kendinizi, hem diğer kişiyi hem de ilişkinizi koruyacak çerçeveyi tanımlamanız, yapıyı kurmanız güveni sağlar.
- Deneme, isteme, girişim hakkı:Etkili olabilmek için görünür ve eylemde olmak gerekir. Talep edebilmenin yasaklandığı, duyguların, düşüncelerin ifade edilmesinden utandırılan yılların geride kaldığını bilmek önemlidir. Birinci örnekteki kişi, artık düşüncelerini söyleme, duygularını açıklama iznini kendisine vermiş durumda. Artık değersiz ve yetersiz olduğuna ilişkin kafasındaki sesi durdurabiliyor. İstek ve ihtiyaçlarınızı ifade etme, karşılama hakkınız olduğunu unutmayın. Bunu kendinize hatırlatmak, size bunu hatırlatacak kişilerle daha sık bir araya gelmek iyi gelebilir.
- Beceriler ve istek: Herkesin hayatta becerileri ve bu becerileri hayata geçirecek enerjisi vardır. Yeter ki bunları hatırlasın, bunları hayata geçirmeye niyetlensin. Üçüncü örnekte kendini yetersiz, değersiz gören kişi becerilerini ve yapabilme gücünü göz ardı ediyordu. Konuştukça fark etti ki; o kadar çaresiz, değersiz değil. Bazen işler kötü gittiğinde, tüm yeteneklerimiz, etki gücümüz yok olmuş gibi gelir. Oysa bu sadece stresin, korkunun, endişenin geçici bir etkisidir. Dolayısıyla etkili ve değerli olduğunuz noktaları, ilişkileri hatırlamak ve belki yeniden kurmak için size güç veren kaynaklara, isteklerinize, meraklarınıza yönelmek işe yarayabilir.
- Zamanlama ve yoğunluk:Etkinizi nasıl, nerede kullanacağınızı bilmek bir diğer önemli noktadır. Farklı insanlarla farklı konularda etkili, değerli zaman geçirebilirsiniz. Bazen tek başınıza kalıp kendinizle olmak iyi bir seçenek olabilir. Bazen de dertleşmek için bir dostunuzla olabilirsiniz. Örneğin, zaman zaman sevgililer her şeyi birlikte yapma yanılgısına kapılabiliyorlar. Oysa her birey farklı insanlardan, konularda beslenmeye ihtiyaç duyar.
Özetle, bizi korkutan yalnızlık değil, etkisiz ve değersiz olmak. Etkili ve değerli olma hakkınız, beceriniz, kaynaklarınız olduğunu unutmayın.