İREM EKEN, Klinik Psikolog
Sabah uyandığınızda ilk ne yapıyorsunuz?
Özellikle son 10 yılda, birçok kişi sabah uyandığında ilk iş olarak telefonuna baktığını dile getirmektedir. Akıllı telefon, televizyon, bilgisayar, tablet gibi dijital araçlar, internet, oyunlar ve sosyal medya hayatı kolaylaştırırken; dijital dünyada ne kadar çok zaman geçirildiği, bir sorun olarak gündeme gelmektedir. “Ben konuşurken sürekli telefonuna bakıyorsun”, “Çocuğun elinden tableti almak mümkün değil!” gibi ilişkisel şikâyetler oldukça sık dile getirilmektedir. Dijital araçlar bilinçli kullanılmadığında, tehlike görmezden gelindiğinde, süreç bağımlılığa doğru sürüklenebilmektedir.
Yapılan araştırmalar, Türkiye’de insanların günde ortalama 78 kez, bir başka deyişle 13 dakikada bir cep telefonlarına baktığını göstermektedir[1]. 16-74 yaş arası erkeklerin %82’sinin, kadınların %69’unun internet kullandığı, %91’inin hemen hemen her gün internete girdiği görülmektedir[2]. COVİD-19 salgınıyla birlikte bu rakamların arttığını düşünmek mümkündür. Dijital araçların sağlıksız kullanımı, nomofobi (telefonsuz kalma korkusu), internet oyun bağımlılığı gibi isimlerle psikiyatrik tanılar arasına girmiştir[3]. Kullanım süresinin gün geçtikçe artması, sorunlardan uzaklaşmak için kullanılması, kullanılmadığında yoksunluk hissedilmesi ve ilişkilerin olumsuz etkilenmesi, dijital araçların sağlıksız kullanımına işaret olarak değerlendirebilir.
Peki, neden dijital ortamlar bu kadar yoğun kullanılıyor?
Kişiden kişiye değişkenlik gösterse de, dijital araçların yaygın olarak stresten kaçmak için kullanıldığı görülmektedir. Örneğin, ilişkisinde sorun yaşayan bir kişinin, sorunu düşünmek, çözmek yerine internette saatlerce oyun oynamayı seçmesi, sorunu ertelediğini ya da yok saydığını gösterebilir. Kişi rahatladığını hissettikçe, bu kaçış yöntemi pekiştirebilir ve duygulardan, sorunlardan kurtulmak için bu yöntemi tekrarlayabilir[4].
Dijital araçların sağlıksız kullanımında bir diğer önemli neden ise, sosyal ihtiyaçlardır. Herkesin, ait olma, onaylanma, dinlenilme, yakınlık kurma, kabul görme gibi ihtiyaçları vardır. Bu tür ihtiyaçları sosyal çevreden yeteri kadar karşılayamayan kişiler, dijital platformlara yönelebilir. Örneğin, arkadaşları tarafından dinlenilmediği düşünen biri, yakınlık görmek, sesini duyurmak için dijital ortamları seçebilir, beğeni (like) ile onay almaya çalışabilir. Bu durum, “ben yokken neler oldu, orada bir şeyler oluyor ve ben kaçırıyorum” kaygısını tetikleyebilir. Örneğin, araba kullanırken, yatmadan önce, arkadaş sohbetlerinde, iş toplantılarında sık sık telefonuna, sosyal medyaya bakan; bakmadan belli bir zaman geçirdiğinde, endişelen, kaygılanan kişileri günlük hayatınızda fark ediyor olabilirsiniz. Bu tür sosyal ihtiyaçlar, dijital dünyada daha kolay karşılandığında, kullanım sıklaşabilir. Böylelikle bir kısır döngüden bahsetmek mümkün olur; sosyal ihtiyaçları karşılanan kişi, dijital araçları daha sık kullanırken daha çok yalnızlaşabilir.
Kendinize sorun; dijital araçları kullanırken, ne amaçlıyorum?
Kullanım farkındalığı, kişinin dijital platformlarda neden ve ne amaçla bulunduğunu kendisine sorması ile başlar. “Bu arada geçirdiğim vakit bana nasıl bir yarar sağlayacak?” sorusunun cevabı oldukça önemlidir. Onay ihtiyacı, sorunlardan kaçış, bilgi edinme gibi farklı cevaplar, hangi ihtiyaç ile dijital araçların kullanıldığının fark edilmesine yardımcı olabilir. Sosyal temas ihtiyaçların karşılanabileceği daha işlevsel seçenekler bulunabilir. Böylelikle kişinin, dijital platformlarda geçireceği zaman doğal olarak azalabilir. İşlevsel, sağlıklı kullanım arttığında, “yarar-zarar” dengesi belirlendiğinde, dijital platformlar hayatı kolaylaştıracak sayısız imkan sunmaktadır.
[1] Deloitte (2018). Global Mobil Kullanıcı Araştırması.
[2] TÜİK (2019) Hanehalkı Bilişim Teknolojileri (BT) Kullanım Araştırması.
[3] American Psychiatric Association (2013). Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders, 5th Edition: Dsm-5 (5ed.).Arlington, VA: American Psychiatric Publishing.
[4] Şakiroğlu M.,& Akyol C.P. (2018). Çocukları Sanal Dünyadan Koruma Kılavuzu, Hayy Kitap.