İZEL G. ÖZKAN, Klinik Psikolog
Ölüm ve ölümü konuşmak herkes için zordur. Çocuklar, yakınlarındaki birinin ölümünü deneyimlediğinde, konuyla ilgili konuşmak daha da zorlayıcı olabilir. Kayıp ve yas durumlarında çocukların durumu, duygularını, tepkilerini anlamlandırabilmeleri için destek olmak gerekir. Yaşadıkları kayıp deneyimi, çocuğun yaşına bağlı olarak ‘ölümü nasıl anlamlandırdığıyla’ yakından ilişkilidir. Erken çocukluğun iki önemli döneminde çocukların ölümle ilgili algılarını şöyle özetleyebiliriz:
- 0-2 yaş: Bu dönemdeki çocuklar ölüm kavramını anlayamasalar da yakınındaki birinin uzun süreli yokluğunu fark ettiğinde meydana gelen değişikliği fark edebilir. Bu durumda terk edildiklerini düşünebilirler, birini kaybettiklerini hissedebilirler. Yürümeye ve konuşmaya başladıkları dönemde kaybını yaşadıklarını kişiyi fiziksel olarak aramak ya da ismiyle seslenmek isteyebilirler.
- 2-5 yaş: Ölümün olduğunu bir fikir olarak bilebilirler fakat kalıcı olduğunu kavrayamayabilirler. Vefat eden kişinin nerede olduğunu veya ne zaman döneceğini merak edebilirler. Bu yaştaki çocuklar ölen kişinin kendilerinin yaptıkları bir şeyden dolayı ölmüş olabileceği ya da ölen kişiyi geri getirebileceği gibi bir inanca sahip olabilirler.
Nasıl tepki verirler?
Çocukların erken dönemde yaşadıkları kayıp ve yas gibi çevresel olaylardan nasıl etkilendikleri, verdikleri tepki pek çok etkenebağlıdır. Etraflarındaki yetişkinlerin durumu nasıl ele aldıkları, sözel ve sözel olmayan tepkilerini nasıl dışa vurdukları çocuğun duygu durumu üzerinde etkilidir. Örneğin; yasın yaşanmadığı, kaybın konuşulamadığı ailelerde çocuklar bu durumun hissettirdiği duyguların yok sayıldığı mesajını alabilirler. Bir başka deyişle bu duygularıyla ne yapacaklarını bilemeyebilirler. Bu durumda da kendi tepkilerini rahatlıkla dışa vuramayabilir, baskılayabilirler. Ayrıca vefat eden kişiye hissedilen yakınlık, bağlılık ve kaybın çocuğun rutinindeki değişikliğe etkisi de çocuğun durumdan nasıl etkileneceğiyle yakından ilişkilidir.
Her ne kadar çocukların gösterdikleri tepkiler farklılaşsa da bazı ortaklıklar gözlemlenebilmektedir. Unutulmamalıdır ki küçük çocuklar genellikle tepkilerini geç gösterebilirler ve çeşitli duygular arasında hızla geçiş yapabilirler. Bu ortak tepkiler şu şekilde sıralanabilir.
- Kaygı, huzursuzluk, gerginlik, öfke duygularını daha yoğun yaşayabilirler.
- Ölüm hakkında pek çok soru sorabilirler ya da oyunlarında ölüm temasına yer verebilirler.
- Gelişimsel gerileme yaşayabilirler. Örneğin, tuvalet eğitimi olan bir çocuk çiş kaçırabilir.
- Biraz daha sessizleşebilir, içe kapanabilirler.
- Organik bir sebebe dayanmayan fiziksel problemler dile getirebilirler. Örneğin, sık sık karın ağrısından yakınabilirler.
- Gün içerisinde bakım verenlerinden ayrılmakta güçlük yaşayabilirler.
- Uykuya geçişte ve uykuda problem yaşayabilirler.
Nasıl Destek Olabiliriz?
Öncelikle kayıpla ilgili yetişkin olarak sizin kendi duygularınızı fark etmeniz önemlidir. Bu duyguların altındaki ihtiyaçları fark edip kendinizi koruyup destekledikten sonra çocukla konuşmaya hazır olabilirsiniz. Bunun ardında çocuk için bu durumu netleştirmek ve ölümü açıklamak büyük önem taşımaktadır. Küçük bir çocuğa anlatırken zorlanılabilir, nasıl konuşulması gerektiği bilinemeyebilir ve bu konu ertelenebilir. Bazen ‘zaten yaşı küçük, anlamaz. Büyüyünce anlatırız.’ gibi düşünülebilir. Tam da bu noktada çevresinde bir şeylerin yolunda gitmediğini, bazı değişimlerin olduğunu hisseden çocuk kendi dünyasında bir türlü bunu anlayamaz ve adeta bir sis bulutunun içinden görmeye çalışır gibi durumu anlamaya çalışabilir. Bu durum çocuğun ruhsağlığı için daha zorlayıcı olabilir. Bu sebeple, konuşmaya başlamış bir çocuksa onun anlayacağı şekilde mümkün olduğunca somut ifadelerle çocuğa durumu izah etmek, açıklığa kavuşturmak iyi olabilir. Açıklama yaparken aşağıdaki yaklaşımlar göz önünde bulundurulabilir.
- Ölüm kelimesi yerine ‘derin bir uyku, ‘çok uzaklara gitti’ gibi ifadeler çocuklarda kafa karışıklığına ve korkuya sebep olabilir. Örneğin; çocuk uyumaktan korkabilir. Bunun yerine tam olarak ölüm kelimesi kullanılabilir.
- Küçük çocukların bunun kalıcı olduğunu anlamasının zor olması sebebiyle, ölmüş olan kişinin yemek yiyemeyeceği, bir daha geri gelmeyeceği, canının acıyamayacağı gibi bilgilerle durum açıklanabilir.
- Yapılan açıklamanın içeriği açıklama yapanın ölüm inancına göre mutlaka şekillenecektir. Bu noktada çocuğun anlamasını güçleştirecek soyut ifadeleri kullanmamak faydalı olabilir. Örneğin; ölen kişi için ‘melek oldu’ ifadesini kullanmak küçük yaştaki bir çocuk için anlam ifade etmeyebilir. Bunun yerine “onu hatırladığında her zaman konuşabiliriz. Onunla ilgili güzel anılarımız var, bunları her zaman düşünmek, hatırlamak iyi olur” diyebilirsiniz.
- Bazen yaşanan kayıptan sonra çocuk diğer yakınlarının da öleceği ile ilgili bazı kaygılar yaşayabilir. Çocuğun kaygısını gidermek adına gerçekçi ifadelerden uzak olmayan bir açıklama tercih edilebilir.
Bütün bu noktaları dikkate alarak bu dönemdeki çocuğa ölümle ilgili şöyle bir açıkla yapılabilir: “O gitti, biliyorsun. Onu eskisi gibi göremeyeceğiz. Hepimiz üzgünüz. Senin de üzülmen çok doğal. Ben/biz senin hep yanındayız. Ne zaman istersen konuşabiliriz. Onu hatırlarız, konuşuruz. İstersen oynarız, gezeriz. Ben seni çok seviyorum. Seninle daha çok yıllar yaşamayı planlıyorum, birlikte daha pek çok şey paylaşacağız.” Tabii ki bu konuşmayla birlikte sarılmak, dokunmak da iyi gelecektir.
Çocuğun ölümü anlamlandırma ve yas sürecinde merak edilen başka bir konu da çocuğun mezarlığa gidip gitmemesiyle ilgilidir. Çocuğun 5-6 yaşından önce mezarlığa gitmesi yine anlamlandırmasını zorlaştırabilir ve çocukta kaygı uyandırabilir.Fakat daha büyük çocuklar için yasın yaşanmasını doğal kılan bir ritüel olarak diğerleriyle yaşanan bu paylaşım değerli olabilir.Çocuk cenazeye gitmeden önce neyle karşılaşacağı konusunda uyarılmalıdır böylece eğer gitmek istemezse, kesinlikle zorlanmamalıdır. Yine 5-6 yaş için göz önünde bulundurulması gereken bir diğer unsur, çocuğun defin işlemlerine maruz kalmamasına özen göstermektir. Ayrıca, eğer seremoni esnasında yetişkinlerin kendinden geçtiği, çocuğun kaldırabileceğinden ağır sahnelerin olacağı bir durum yaşanacağını düşünüyorsanız, çocuğu mezarlığa götürmek iyi bir seçenek olmayabilir.
Yas tutmak için çocuğun da zamana ihtiyaç duyduğu ve bu sürecin öfke, hüzün, hayal kırıklığı, özlem gibi pek çok duyguyu içinde barındırdığı unutulmamalıdır. Çocuğun yanında olduğunuzu, ne zaman konuşmaya ihtiyaç duyarsa bunu yapabileceğinizi hissettirmeniz önemlidir. Kendisini açmakta, duygularını ifade etmekte zorlanan çocuklarla oyun veya çizim aracılığıyla iletişime geçmek, orada da ifade edeceği her türlü tepkiyi kabul edici şekilde tepki vermek faydalı olabilir. Örneğin, bebeklerinin ölümüyle ilgili bir oyun başlattığında, oyunun konusunu değiştirmeye çalışmadan onun istediği şekilde oynayabilirsiniz. Ölümü nasıl canlandırıyor? Oyunun içinde hangi duygular barındırıyor? Oynarken siz neler hissettiniz? sorularına cevap arayabilir bu esnada oyunun içerisinde size verdiği rolü alabilirsiniz.
Ölüm küçük büyük herkes için bazı zorluklar barındırır. Yas sürecini yaşayan bireylerin çocuğa destek olabilmek için önce kendi duygularını, onlarda neler canlandırdığını ve ihtiyacı olan desteği nasıl alabileceğini anlamaya çalışması önem taşımaktadır. [1]
[1]Anna Freud NationalCentreforChildrenandFamilies-SupportingYoungChildrenandFamilies Through Bereavement.