CANSU OMRAK, Klinik Psikolog
Birçok insan “hayır” demenin kendileri için çok zor olduğundan bahseder. Dost sohbetlerinde, terapi odasında, okulda, romantik ilişkide hayır diyememenin nedenleri çok çeşitli sıralanır. “Ya beni sevmezlerse, hayır dersem beceriksiz, yetersiz olduğumu düşünebilirler, babam da hiç hayır demezdi, ama şimdi hayır dersem ayıp olur, benim güçlü olup halletmem gerekir, hayır dersem benimle ilişkisini keser” bu nedenlerden birkaçı olabilir.
“Hayır” kelimesinin, reddedilmenin kişi üzerindeki etkisi, hissettirdikleri, düşündürdükleri, bununla baş edilebilmesi[1] için oldukça önemlidir. Bazıları için kendi talebinin ertelenmesi ya da reddedilmesi doğalken, bazıları için oldukça zorlayıcı olabilir. Uzun zamandır heyecanla beklediği bir film bileti alıp “Aaa bileti aldın mı ben biraz yorgunum” diyen partnerine bazıları “Benim hatam sana sormadan bileti almasam daha iyi olurdu” deyip reddedilmeyi çok rahat kabul edebilirken, aynı durumda ne kadar yorgun olursa olsun o filme giden insanlar da vardır.
“Hayır” demenin önemi ve öğrenilmesi üzerine düşünüldüğü zaman, akla pek çok kavram gelebilir. Örneğin, iş ve özel hayatta, arkadaşlık hatta aile içinde sınırlar[2], yalnız kalma kapasitesi, şiddet, istismar, mahremiyet[3], iletişim becerileri gibi başlıklar düşünülen, konuşulan noktalar arasında sayılabilir.
Buna hayır denebilir mi?
Hayır denmesi kabul gören durumlar dışında da hayır denebilir mi? Nelere “hayır” denir ve nelere denmezin yetkili bir kurumca onaylanmış bir listesi yok. Bu durumda herkesin “Bu benim yapabileceğim, yapmak isteyeceğim, onay vereceğim bir durum, talep mi?” değerlendirmesini yapması mümkündür. Tam da bu değerlendirme aşamasında “Tabii yaparım, gelirim” denmiş ancak bir noktada isteğin, motivasyonun azalmış olması da, içeride bir ses “İs-te-mi-yo-rum!” diye bağırırken birden “Ben yaparım” cümlesi ağızdan çıkıverebilir çıkması da doğaldır.
Kişinin kendisine ya da başkasına zarar verebilecek her durum, davranış için “hayır” demek mübah iken canım istemiyor diye arkadaşlarla çıkmamak neden kabul edilemez? Fiziksel, duygusal olarak çok yorucu bir günün ardından birlikte o filmi izlemek istememek sevgisizliğin ifadesi mi? Bir grup projesinde çoğu işi yapmışken, bunu da ben yapmasam denebilir mi? Diyet yaparken ikram edilen bir tatlıyı almamak ne kadar ayıp? Peki, yalnızca keyifsiz olunduğu için bulaşıkları makinaya yerleştirmemek mümkün mü? Biraz düşününce, birisine, kişinin kendine zarar verecek şeylere, istismar durumlarına “hayır” demek ne kadar hak ise “Bugün film havamda değilim, yatıp tavanı izlemek daha iyi gelecek sanırım”, “Ben diyet yapıyorum ya da o tatlıyı sevmiyorum teşekkür ederim”, “Bu bir grup işi hepimiz çalışsak” demek de o kadar haktır.
Hayır demek neden zor olur?
Bu sorunun cevabı için “Hayır dersem ne olur?” diyerek kişi kendisini dinleyebilir. Hayır dersem; “bir daha benimle takılmazlar, benim bunu yapamadığımı düşünürler, benim onu sevmediğimi düşünür seven birisi bu kadarcığını yapar, onlar bu işi toparlayamaz bunun altından yalnızca ben kalkabilirim, ben yapsam daha iyi ve hızlı olur, benim herkese yardım etmem” lazım gibi uzayıp gidebilecek bir liste yazılabilir. Bu listeyi nasıl oluşturduğumuzu düşününce “Sen bizi sevmiyor musun, hatırım için yap” gibi cümleler ya da “yakın arkadaş olmanın bir parçası böyle yapmaktır, sevgili olmanın bir parçası bunları almaktır” gibi sevgiye, arkadaşlığa, başarıya ulaşmak için gerçekçi olmayan şartlar ile karşılaşabiliriz.
Sürekli ve zorlayıcı şekilde rahatsızlık veren birçok davranışın kökeninde olduğu gibi “hayır diyememenin” altında çocukluk yaşantıları yatıyor olabilir. “Hayır diyebilmeyi” de “hayır diyememeyi” genellikle çocuklukta öğreniriz. Bir başka deyişle, çocukluk yasaklar ve izinler arasında dolaştığımız bir zamandır. Ebeveynler çocukları “Sen bilmezsin, daha küçüksün, hatırım için ye, yap, anneyi babayı sevmiyor musun? Hadi bunu da ye, hadi anneye/babaya bir sarıl, ağlama, kızma, ne çok şey istiyorsunlar” ile büyüttüğünde hayır deme yasakları gelişebilir. Çoğu kez çocuklar kendisi ve diğerleri arasındaki sınırı, iletişimi yeterince açık yaşayıp belirleyemediklerinde “hayır” demek zorlaşır. Tabii burada kritik önemde olan anne babanın sürekli aşırı korumacı, yoğun adeta çocuğu yutan bir tutum içinde bunları yapmasıdır. Yoksa çocuğunun aç olup olmadığını takip eden, onun sarılmasından mutlu olduğunu söyleyen ama onun da isteyip istemediğini anlamaya çalışan, ağlamasına izin veren ama kırılgan olmaması için ağlamasına gerek olup olmadığını açıklayan yani çocuğu bir kişi yerine koyan ebeveynlerin tutumu çok makul ve gereklidir. Zaten bu ebeveynler çocuklarına hayır diyebilme hakkını veren, becerisini öğreten kişilerdir. “Ben ve sen iki ayrı kişiyiz ve birbirimize istediklerimizi istemediklerimizi rahatça söyleyebiliriz ve hala birbirimizi sevmeye, ilişkimizi sürdürmeye devam edebiliriz” gerçeğini ebeveyniyle yaşayan bir çocuk için sınırlar ve hayırlar işlevsel ve daha da iyisi görünebilir, açık olabilir. Özetle “hayır” diyebilmek kendini ifade etme hakkına inanmaktan geçer.
Peki bu hak çocukken bize verilmemişse biz bu hakkı alamaz mıyız? Elbette alabiliriz.
Hayır’a giden yolda 3 adım
“Hayır” demek pek çok sebeple zor olabilir ancak uzun vadede “hayır” demeden yapılan işler, alınan sorumlulukların yorucu olması, ilişkileri olumsuz etkilemesi mümkün olabilir. Bir istekte bulunulduğu anda en başta ya da bir işe başladıktan sonra bunun fark edilmesi durumunda o noktada da “hayır” demek, görevi, işi paylaşmak, devretmek mümkün olabilir.
- Adım: “Bu işi yaparken yoruluyorum, şartlarımı zorluyorum ya da bunu yaparken kendimi iyi, rahat hissetmiyorum. Buna rağmen bu işi yapmak istiyor muyum?” sorusunu düşünmek olabilir.
- Adım: “Yoruluyorum, zorlanıyorum ama bu benim sorumluluğum” veya “Bu iş beni zorladığı kadar tecrübe, bilgi katıyor buna değer” denip işe devam etmek mümkün olduğu kadar “Bu iş, deneyim için verdiğim emek, harcadığım zaman değmez. Bunu istemiyorum, bu işi yaparken, bu durumdayken kendimi iyi hissetmiyorum” kararı olarak ele alınabilir.
- Adım: Tam bu nokta en rahat hissedilen kişiden başlayarak “Bugün dışarı çıkmak istemiyorum. Başka zaman için plan yapsak?” demeyi denemek olabilir. Bu adımı atmak kişiyi pembe, beyaz yalanlardan da kurtarmış, güven ilişkisini desteklemiş olacaktır.
“Hayır” demek, kolay olmayan ama öğrenilmesi, denemesi gereken bir beceridir. Beceriler yapa yapa gelişirler; deneyimler yardımı ile “hayır demenin yarattığı duygular ile baş edilmesi, bu duyguların zamanla rahatlığa dönüşmesi mümkün olabilir.
[1] https://www.porta.com.tr/beni-reddetti/
[2] https://www.porta.com.tr/sinirlar-nerede-baslar-nerede-biter/