DİLARA GÜVENÇ, Klinik Psikolog
Ebeveynler çocuklarının yaşadığı duygusal zorluklar, davranış problemleri, akademik sorunlar ve travmatik yaşam olayları gibi çeşitli sebeplerle terapiye başvurabilirler. Bazen çocuklarını daha iyi anlamak için, bazen içinden bir türlü çıkamadıkları aile içi çatışmaları çözmek için, bazen de okuldaki rehber öğretmeninin yönlendirmesiyle kendilerini bir terapistin ofisinde bulurlar. Zihinleri “Biz ebeveyn olarak nerede yanlış yaptık?” veya “Çocuğum neden böyle davranıyor?” gibi pek çok soruyla dolu olabilir ve terapiye başlamakla ilgili karmaşık hisler içinde olabilirler. Çocuklarına yardım edememenin getirdiği yetersizlik hisleri, birinden yardım istemenin vermiş olduğu rahatlama, yaşanılan problemlerle ilgili üzüntü, hayal kırıklığı gibi birçok duygu bir arada yaşanır. Tanımadıkları bir kişiyle bir araya gelip hikayelerini anlatmak, çocuklarıyla ilgili korkularını, hayallerini, en kırılgan taraflarını paylaşmak hiç de kolay olmayabilir.
Peki, çocuk psikoterapisi nasıl bir çalışmadır ve bu süreçte ebeveynlerin rolü nedir?
Çocuk psikoterapisi, ruh sağlığı uzmanları tarafından yürütülen, kurulan güven ilişkisi içinde çocuğun iç dünyasının anlaşılmasını ve yaşadığı psikolojik zorlukların üstesinden gelerek gelişimini sağlıklı bir şekilde sürdürebilmesini hedefleyen bir çalışmadır. Terapiye başlamadan önce terapistin yaklaşımına göre değişen birkaç seanslık bir değerlendirme süreci yapılır. Bu görüşmelerde terapist, anne ve babadan ya da çocuğun birincil bakım verenlerinden çocuğun öyküsünü dinler ve onları terapiye getiren konuyu anlamaya çalışır. Çocukla yapılan görüşmeler, oyuncaklar ve sanat malzemeleri olan bir odada gerçekleşir. Çocuklar, kendilerini yetişkinler gibi sözcüklerle değil, oyunla ve yaratıcılıkla ifade ederler. Örneğin, yoğun öfke yaşayan bir çocuk, oyununda güçlü ve vahşi bir dinozor karakterini kullanarak bu duygularını ifade edebilir. Ya da ebeveynlerinden ayrılmak ve büyümekle ilgili kaygıları olan bir çocuk, evinden uzaktaki bir ülkede maceralar yaşayan bir çocuğu oyununda canlandırabilir. Terapist, çocuğun oynadığı oyunları ve çizdiği resimleri, yaşanılan zorlukların altında yatan duygusal süreçleri anlamak için kullanır. Değerlendirme süreci sonrasında ebeveynlerle bir geri bildirim seansı yapılır. Bu görüşmede terapist, düşündüklerini ebeveynlerle paylaşır, ailenin ihtiyaçları ve yaşadıkları zorluklara dair anlayışını içeren bir formülasyon yapar ve eğer uygunsa birlikte terapi çalışmasına başlamaya karar verilir.
Terapi başladıktan sonra çocuk ve terapist, haftanın belirli bir saati ve günü gerçekleşen seanslarla görüşürler. Seansların aynı mekanda ve aynı saatte düzenli olarak yapılması, güvenli ve sağlam bir terapötik ilişki kurulması ve çocuğun zor duygularını terapide çalışabilmesi için önemlidir. Süreç boyunca terapist, kendi çalışma tarzı ve ailenin ihtiyacına bağlı olarak değişiklik gösteren düzenli aralıklarla ebeveyn seansları da yapar. Çocuğun terapistle oyun seanslarında geçirdiği zamanın ona özel bir alan olması oldukça önemli olduğu için terapist, ebeveyn seanslarında çocuğun seanslarının içeriğini paylaşmaz. Bazı ebeveynler için bekleme odasında kalmak, çocuklarını bu hiç tanımadıkları yepyeni kişiye emanet etmek ve içeride neler olduğunu tam bilememek endişe verici olabilir. Neyse ki, ebeveynlerin çocuk terapisindeki rolü çocuğu seanslara getirip götürmekten çok daha fazlasıdır.
Terapistin ebeveynlerle kurduğu güven ilişkisi ve ebeveyn seanslarında yapılan çalışma, çocuğun terapi sürecinde ilerleyebilmesi için destekleyici bir alan yaratır. Ebeveyn ancak terapiste güvenirse ve terapinin nasıl bir süreç olduğunu anlamlandırabilirse, çocuğunun terapistle ilişki kurabilmesine izin verebilir. Çocuklarla psikoterapi üzerine yapılan bilimsel çalışmalar, terapist ile ebeveyn arasındaki ilişkinin niteliğinin çocuğun terapide gösterdiği değişimde belirleyici olduğunu göstermektedir[1]. Ebeveyn seansları, sadece terapistin anne ve babaya bazı eğitsel bilgiler verdiği ve çocuğun terapideki durumuna dair paylaşımlar yaptığı görüşmelerden ibaret değildir. Gelişimi henüz devam eden çocuğun, ebeveynleriyle olan ilişkisinin kişiliği ve duyguları üzerindeki etkisi hala oldukça canlıdır. Bu nedenle, çocuklarla klinik çalışmada, ebeveynlerin de kendilerine bakabilmeleri ve tutumlarını değiştirip dönüştürmeleri gereklidir. Bazı ebeveynler, sürecin bir parçası olmadan, yalnızca çocuklarının seanslara gelmesinin yeterli olduğu yanılgısına kapılırlar. Ancak, çocuk terapisi bir ekip çalışması gerektirir ve ebeveynlerin aktif katılımı, terapinin etkili olması için kritik öneme sahiptir.
Ebeveyn çalışmasında, terapist ebeveynleri çocukları ve ilişkileri üzerine birlikte düşünmeye davet eder. Amaç, ebeveynlerin çocuklarının davranışlarının ardındaki duygu ve deneyimleri anlayabilme becerisini geliştirmek ve çocuklarının iç dünyasına içten bir merak duyabilmelerini desteklemektir[2]. Örneğin, istediği oyuncağı alamadığında öfke patlamaları yaşayan bir çocuğun ebeveyni “Şımarıklıktan yapıyor” demek yerine, çocuğu için duygularını kontrol etmenin neden bu kadar zor olduğunu anlamaya başlayabilir. Çocuk terapisti, ebeveyne de yardım etmek için oradadır ve çocuğuyla ilişkisinde yaşadığı zorluklar üzerine konuşabilmek, ebeveyne de kendini anlaşılmış hissettirir. Ebeveyn çalışması bir yetişkin terapisi değildir, ancak ebeveynin kendi geçmişi ve çocuğuyla ilişkisine yansımaları da ele alınır. Ebeveynin çocukluğunda kendi ebeveynleriyle yaşadığı deneyimler ve bugün yaşanılan zorluklar arasında bağlantılar kurulur. Örneğin, otoriter ve kısıtlayıcı ebeveynlerle büyümüş olan bir anne, ebeveynlerinden farklı olabilmek için çocuğuna çok izin verici davrandığını ve sınır koyamadığını fark edebilir. Ya da bir baba, ebeveyn seanslarında çocuğunun yaşadığı zorluklar üzerine konuştukça, aslında kendisinin de küçükken aynı onun gibi çok çekingen olduğunu ve benzer problemler yaşadığını hatırlayabilir. Bu bağlantıları farkına varmak, ebeveyni özgürleştirir ve geçmişin etkisi altında kalmadan çocuğuyla kendilerine özel ve derinlikli bir ilişki kurmasına yardım eder.
Çocuk terapisi, terapist, ebeveyn ve çocuğun yaşanılan zorlukları anlamlandırmak için iş birliği yaptığı bir yolculuktur. Terapistle ebeveyn arasında kurulan sağlam ve güvenli ilişki, çocuğun terapiden faydalanabilmesi için önemlidir. Başlangıçta endişe verici ve belirsiz bir süreç gibi görünse de çocuğunun terapi sürecine eşlik eden bir ebeveyn, çocuğunu daha iyi anlama ve ilişkilerini güçlendirme fırsatı bulabilir. Çocuğun yaşadığı zorluğu anlamak ve iyileştirmek ancak ebeveynin duygularını da ifade edebilmesi ve çocuğuyla ilişkisinin kendi öyküsüyle bağlantılarını keşfetmesi ile mümkün olur.
[1] Núñez, L., Midgley, N., Capella, C., Alamo, N., Mortimer, R., & Krause, M. (2021). The therapeutic relationship in child psychotherapy: integrating the perspectives of children, parents, and therapists. Psychotherapy research: journal of the Society for Psychotherapy Research, 31(8), 988–1000. https://doi.org/10.1080/10503307.2021.1876946
[2] Slade, A. (2008). Working with parents in child psychotherapy: Engaging the reflective function. In F. N. Busch (Ed.), Mentalization: Theoretical considerations, research findings, and clinical implications (pp. 207–234). Analytic Press.