Bu hafta ergenlik hakkında daha önce yazdığımız yazıları tekrar paylaşmak, hepsini birlikte düşünmek için bir fırsat yaratmak istedik. Aşağıdaki yazılarda ergenliğin tanımındaki geçiş, değişim, dönüşüm, karmaşa, çatışma ele alınırken bu dönemin aynı zamanda yetkin olmaya, sorumluluk almaya, kendini bulmaya hazırlık olduğunu da fark ediyoruz. Dolayısıyla ergenliğin sonunda önemli kazanımları olan zor bir yolculuk olduğunu düşünebiliriz. Bu yazılarda ebeveynlerin bu yolculukta çocuklarına hangi mesafede durmaları gerektiği ve onlara nasıl eşlik edebilecekleri konusunda öneriler yer alıyor. Yaşamın her döneminde olduğu gibi ergenlikte takdir ve eleştirinin rolü ve önemi de daha detaylı bir şekilde ele alınıyor.
Keyifli okumalar dileriz.
MERHABA, BEN ERGENLİK!
CANSU OMRAK, Klinik Psikolog
Ergenlik; fiziksel, duygusal değişimlerin yaşandığı yetişkinliğe geçiş süreci. Değişim içinde olma hali, “bu çocuk iyice tuhaf oldu” durumu, “bak bak büyümüş, kendi kararını alır olmuş” ifadesi ve daha pek çok çatışma, çokça duygu, isyan… Hangi kelimeleri seçsem bir yanını eksik bırakmışım hissi veren bir kavram.
Bütün hayatı elimizde tek valizle yaptığımız bir yolculuk olarak düşünürsek, sanırım ergenliğin kapıyı çalıp “Merhaba!” dediği noktada, hiç kimsenin “ergenliği pas geçelim lütfen!” deme şansı olmadığını göz önünde bulundurmak gerek. Ergenlik kapıyı çalıp koluna giriyor ve “valize neler koymalıyım söylesenize, buna ne gerek var, bana yanıma ne almam gerektiğini söylemeyin ben çocuk muyum, ben nereye gidiyorum, neden oraya gidiyorum?” gibi karışık soruları beraberinde getiriyor. Bu sorularla kim olduğunu, kim olmak istediğini düşünmek, yetişkin rolü ile tanışmak, geleceğe yönelik hedef ve beklentileri düşünmek, geleceğe yönelik önemli seçimler yapmak, artık çocukluğa veda ediyor olmak, yani ergenliğin “hadi gidelim, hadi valize bakalım” ısrarları ile valizi yere döküp içine bakmak ve düzenlemek zaman ve alan isteyen konular. Bütün bu sorular, kararsızlıklar, birey olma çabası içindeyken, bir de lise, üniversite sınav ve mezuniyet süreçlerinde gerilim ve çatışmalar daha belirgin hale gelebiliyor. Tam da bu zamanlar, bir ebeveynin, çocuğunun o zorlayıcı, sıkıntılı durumun içinden bir an önce en iyi şekilde çıktığını görmek istemesi anlaşılır. Örneğin, üniversite sınavından çıkmış ve tercih yapan bir genç tüm yazının en somut hali olabilir. Elinde bir sınav sonucu ve gelecekte ne yapmak istediğine dair yapması gereken bir liste var. Ailesinin belki çocuklarının iyi bir meslek edinmesini istemesi, belki bir hayali gerçekleştirmesini beklemesi ile “Hukuk yaz, bak avukat olursun sana çok uygun” diyebilir. Belki ayakları üstünde durmayı öğrensin düşüncesiyle “Bu kararı tamamen kendin vermelisin ve bu yolda her adımı tek başına yerine getirmelisin. Onu da bana soracak değilsin” diyebilir.
Aslında çocuğunun hayatında olan biten pek çok şeyi denetlemenin, kontrol altında tutmanın ve/veya alacağı kararları ve doğuracağı sonuçları tamamen çocuğuna bırakmanın ergen için olduğu kadar ebeveyn için de zorlayıcı olduğunu söyleyebiliriz. Tüm kontrolü ele almak ebeveyn için kararları hızla gözden geçiren genci takip etmek adına yorucu olabilir. Aynı zamanda ergenlik dönemindeki genci kendi ayakları üzerinde durmaktan, deneyip yanılmaktan ve kendisi için doğru olanı keşfetmekten uzaklaştırabilir. Hali hazırda pek çok arayışı, sorusu olan gencin destek almaya ya da danışmaya ihtiyacı olduğunda ebeveynin tamamen geri çekilmesi, bir mesafe yaratıp ebeveyne ulaşmayı zorlaştırabilir. Oysa ebeveynler çocuğunun kendisine bağımlı olmasını da tökezlediğinde desteksiz kalmasını da istemez. Ne siyah ne beyaz, gri alanda dolaşmak; hem yardım istemeye fırsat verip hem de bazı zorlayıcı yaşam olaylarının, problemlerin altından kalkabildiğini, önemli kararları alabildiğini görmek bir ebeveyn için de önemli bir deneyim olacaktır. Yani üniversite tercihi anına gelindiğinde “Bu senin yolun, senin kararın. Biz seni destekliyor olacağız, eğer yardıma, fikir almaya ihtiyacın olursa ben buralardayım” diyebilir.
Ergenlikte çatışmalar, sürpriz sınavlar gibi ortaya çıkabilir ancak önemli olan o zamanların nasıl yönetildiğidir. Bu zamanı yönetmenin yolu “ne demek istiyor?”, “neye ihtiyacı var?” sorularına yanıt aramakla başlayabilir. Ergenin “bana ne yapacağımı söyleme!” cümlesi aslında “ne yapacağıma karar vermeye çalışıyorum ama şu sıralar karar vermek için daha fazla zamana ihtiyacım var” olabilir. Bu durumda belki biraz daha düşünmek için zamana ve düşünebileceği alana ihtiyaç duyuyor olabilir. Ebeveynin bu küçük tercüme ile ihtiyacı görmesi çözümü getirebilir. Yönlendirmeden bunu konuşabilir “Sen ne yapmayı düşünüyorsun, bununla ilgili aklında ne var?” ile başlayan ağırlıklı olarak kendini, düşüncelerini ifade etmesine imkân tanımak, kendini ifade eden ergene de çocuğu adına karar verme durumunda kalmayan ebeveyne de iyi gelebilir.
Bir ebeveynin “Biz nasıl davranacağımızı tam çözdüğümüzde kızımın ergenlik dönemi bitmişti” dediğini hatırlıyorum. Ergenlik, içinde olan gencin zamanın akışı ile birlikte pek çok önemli karar verdiği, pek çok duyguyu yoğun şekilde yaşadığı ve ebeveynlerin bu kararların, yoğun duyguların sonuçları ile ne yapacaklarını anlamaya çalıştıkları yıllar bütünü. Sağlıklı iletişim kapılarını açıp yelkenleri rüzgara göre ayarlamak, geminin zaman zaman fırtınalara yakalansa da kıyıya sağ salim ulaşmasını sağlayacaktır.
SEN NEYMİŞSİN BE ERGENLİK!
BÜŞRA KESKİN, Psikolojik Danışman
Çocukluğumuzda genellikle anne-babamızın çok güçlü, hatasız, muktedir olduğuna inanırız. Ebeveynlerimiz, bize bakım verenler bize pek çok şey öğretir, sorduğumuz milyonlarca soruya cevap verirler. En iyi, en doğru cevaplar hep ebeveynlerimizden gelir. Ancak bilişsel kapasitemiz gelişmesi ile birlikte bu “çok iyi” imajında çatlaklar oluşmaya başlar. Ebeveynler yalan söylüyordur, her şeyi bilmiyordur, haksızlık ediyordur, bazen haksızdır…
Ve zamanla tırtıl, kendi doğruları olabileceğini, keşfetmesi gereken bir dünya olduğunu fark eder ve kelebek olma arzusuna kapılır. Güvende hissettiği, bilindik dünyası dar gelmeye, tahammül edemediği bir yere dönüşebilir. Bu tahammülsüzlüğün nedeni mutsuz bir aile ortamı, kötü bir ebeveynlik olmak zorunda değildir. Onu koruyan sınırlar ailesinin sınırlarıdır, o ise kendi sınırlarını keşfetmek ister. Ve belki de “eyvah” dediğimiz ergenlik tırtılın kelebeğe dönüşmek için gücünü topladığı koza işlevini görüyordur. O kozanın içinde ergenin fiziksel değişimini, bireyselleşmesini, var olma ve hayattaki değer ve etkisini görme mücadelesini izlemeye başlarız. Sınırları keşfetmede ergenin kendisi, akran ilişkileri ve ebeveynleri önemli kaynaklarıdır.
Sınırlarını Keşfetme Sürecinde Ergenin Kendisi
Yetişkinler ve hatta ergenler için “ergen ben merkeziyetçiliği” çoğu zaman olumsuz çağrışımları olan bir kavramdır. “Dünyanın kendi etrafında döndüğünü sanıyor”, “Her şey onunla ilgiliymiş gibi davranıyor” gibi ifadelerle açıklanan ergen ben merkeziyetçiliği aslında ergenin kendisini, sınırlarını keşfetmek için işlevsel olabilir. Bu ben merkeziyetçiliğinin temel ilkesi odağın kendin olmasıdır bu da kendine çok bakma ve çok dikkatli bakma anlamında düşünülebilir. “Böyle olunca ben….” le başlayan deneyimler izin verilirse, desteklenirse ergenin dünya görüşünün, hayata bakış açısının şekillenmeye başladığı bir serüvene dönüşebilir. Tabi bu serüven keşfetmeyi ve dolayısıyla onun keyfini ve sancısını da beraberinde getirir. Örneğin, “O bana hep haksızlık ediyor” ile başlayan ergenin çok acı çektiğine inandığı bir süreç, bu kendine aşırı odaklanma ile alakalı çok uzun sürebilir, yoğun ve baş edilmesi zor duygular hissedilebilir. Ama ebeveynleri/hayatındaki diğer yetişkinler alan açtığında, okuduğunda izlediğinde “haksızlığa dayanamıyorum” serzenişi, “başkasının haksızlığa uğramasına da sinirleniyorum, haksızlıklarla mücadele edilebilir”e dönüşebilir. Nitekim özellikle Z kuşağında iklim krizi, hayvan hakları, eğitimde fırsat eşitliği gibi birçok alanda mücadele eden gençlere rastlıyoruz. Bu gençlerin ergen ben merkeziyetçiliğini yaşamadıklarını iddia etmek anlamsız olur, karşılaşıp dönüştürdüklerini düşünebiliriz.
Akran İlişkileri
Akran ilişkileri, ergenler için çok öğretici olabilir. Ergenlere aile dışında bir bilgi kaynağı sunuyor olması önemlidir. Üstelik çoğu zaman akranlarla bazı konuları konuşmak, üzerine birlikte kafa yormak çok daha kolay ve keyifli olabilir. Ebeveynlerle/yetişkinlerle kurulan ilişkinin aksine daha eşit bir ilişki gibi hissettirebilir, böylece ergenin fikirlerini ifade etmesi, fikirlerinin olgunlaşması açısından destekleyici bir ortam sağlanabilir. Akran ilişkisi, ergenlerin kendilerini değerlendirmeleri için de bir kaynak oluşturabilir. Kardeşler arasında genelde yaş farkı olduğu ve kardeş kıskançlığı devreye girdiği için kardeş üzerinden kendine bakmak ergende öfke uyandıran ya da narsistik yanını ölçüsüzce besleyen bir sürece dönüşebilir. Akranları aracılığıyla kendine bakmak ise hem daha objektif hem de daha motive edici olabilir. Bu akran ilişkilerinin içinde oluşturulan yakın arkadaşlıklar ise çok daha etkili, destekleyici olabilir. Bazen aile içinde yaşanan olumsuz ilişki deneyimlerinin arkadaş ilişkisi içinde telafi edilebildiği, farklı ilişkilenmelerin mümkün olabildiği akran ilişkileri de kurabilmekte ve ergen için destek mekanizması olabilmektedir.
Ebeveyn
Elbette ergenin kendisinin ve akranlarının onun için bir kaynak oluşturması ebeveynin tutumundan bağımsız düşünülemez. Yukarıda da bahsettiğimiz gibi ergen ben merkeziyetçiliğinin dönüştürmesi için ebeveynin desteği, anlayışı, bilgi paylaşımı kolaylaştırıcı olacaktır. Ebeveyn aksi yönde davranırsa ergen o yoğun duygu durumunun içinden çıkamayabilir. Örneğin, “aman sürekli söyleniyor dikkat çekmek için yapıyor” gibi söylemlerle ergeni görmezden gelen bir ebeveyn tutumu ile o söylenme tahmin edildiğinden çok daha uzun sürebilir. Ebeveynin bu değişim, büyüme süresinde rehber olması çok kıymetlidir. Bunun için de ergeni gerçekten dinlemek, kendini ifade etmesine izin vermek, ihtiyacı olduğunda ne duysa bilse iyi geliri konuşabilmek iyi bir başlangıç olabilir. Akran ilişkilerinde ise ebeveynin çocuğa kendini korumayı, kendi sınırlarını öğrettiği bir ilişki akranlarıyla ilişkilerinin de sağlıklı olması için önemli bir ölçüttür. Ergenin akran baskısına maruz kalması, bir gruba dahil olmak için gereğinden fazla uyumlu davranması da ebeveyninden yeterli geri bildirim almadığını, ev içinde görülmediğini düşündürebilir. Ergenlikte rehberlik eden bir ebeveyn ergenin kendi özelliklerini ve akran ilişkilerini kaynak olarak kullanabilme potansiyelini geliştirebilir.
Gelişim, bize hiçbir dönemin gereksiz olmadığını, hepsinin işlevleri oluğunu söyler. Ergenlik de yetişkinlik denemeleri ile geçmesi beklenen bir dönem. Bu nedenle düşe kalka geçmesi çok bekledik ve olağan. Tüm ergenler için ergenlikte saçmalamanın tadına varılması dileğiyle…
ERGENİ TAKDİR VE ELEŞTİRİNİN GÜCÜ
SERKAN KAHYAOĞLU, Klinik Psikolog
Ergenlik çocuklukla yetişkinlik arasındaki bir köprü olarak tanımlanır. Ergenlik dönemi, arızaların hataların ve çoğunlukla zorlukların olduğu bir dönem olarak algılanmıştır. Bir taraftan fiziksel, duygusal, sosyal, bilişsel, cinsel değişimlerin yoğun yaşandığı bir dönem olduğu için bu algının gerçekliği vardır. Peki, ergenlik dönemi mutlaka sorunların olduğu bir dönem mi olmak zorunda? Bu dönemin fırsatları, kolaylıkları, eğlenceleri heyecanları yok mu? Tam da bu soruların cevabı olarak ergenlik, kaçınılmaz olarak “değişim ve büyüme”yi içerir.
Ergen takdir ve eleştiri ister mi?
Ergenlik dönemi belki de bu kadar değişimin yaşandığı bir dönem olduğu için “herkes bana bakıyor, herkes beni görüyor” algısıyla yaşanır. Dolayısıyla fark edilmek, görülmek çok önemli bir istek hatta istekten öte “bir parça yanılsamalı algı/gerçeklik” olabilir ergen için. Kısaca ergen her türlü eleştiri ve takdire alıcıları açık olarak dolaşır etrafta ama bunu pek çaktırmak istemeyebilir. Çünkü takdir ve eleştiriyi önemsemek kendini değil diğerini öne koymak demektir ve “kendim olmalıyım” diyen ergen için bu bir zorluktur. Diğer taraftan yaşamla başa çıkabilmesi için geribildirime ihtiyaç duyar. Dolayısıyla geribildirimden öğrenerek güçlenme ihtiyacı ile zayıf, yetersiz görünme tehdidi arasında gidip gelebilir. Bu durumda ergenle ilişki kuran her yetişkinin ergene vereceği geribildirimin işlevsel, yararlı olabilmesi için; zaman, yöntem, doz(yoğunluk) önem kazanmaktadır.
Hepimiz kendi ergenliğimizden de biliyoruz ki risk alma ve merak duygusunu tatmin etme isteği bu dönemde en sık rastlanılan durumlardandır. Yetişkinlerin anılarında olan “öğretmene laf sokmak, arabayı kaçırmak, yasaklanan yere gitmek, eve geç dönmek” gibi örnekler aslına bakarsanız ergenin duygularını, hazları düşünceden, analizden daha önce harekete geçiren beyniyle ilgilidir. Sinirbilim bize ergenlikte asıl meselenin dürtüleri kontrol edememek değil kontrol etmeyi istememek olduğunu söylemektedir. Çünkü ergenlik döneminde limbik sistem (duygu merkezi, dopamin salgılayan bölge) hızla gelişirken, prefrontal korteks (anlamak, analiz etmek, ölçmek vb.) sonradan gelişmektedir. Dolayısıyla ergenlikte dopamin fazlası nedeniyle bir şeyin sunduğu haz, keyif, heyecan, onun potansiyel risklerinden çok daha önemli ve öncelikli hale gelmektedir.
Tam da bu nedenlerle ergen eleştiri ve takdire ihtiyaç duyar. İşlevsel bir eleştiri ve takdir ergenin ihtiyaç duyduğu haz ve heyecanı dengelemesi için gerekli düşünme fırsatını yaratabilir. Bunun için ergenin önce duygusunu, heyecanını kapsamanız, dikkate almanız gerekir. İletişime başlarken önce dinlemek, bir iki anekdot anlatmak, espri yapmak işe yarayabilir. Ayrıca bir ergen öğretmeni veya ebeveyni iseniz, onun için düşünme fırsatlarını yaratabilmek, uygun bir yöntemle onları düşünmeye çağırabilmek en önemli görevlerinizden sayılır.
Ergene geribildirimi nasıl vermek gerekir. Birkaç önemli nokta şöyle özetlenebilir.
- Değerli ve etkili olma ihtiyacı: Bulunduğu ortamda sevilme, önemsenme davranışlarının yanı sıra neleri becerdiği hangi davranışlarının işe yaradığı kabul edildiğini, hangilerinin işlevsiz olduğunu bilmek ergen için anlamlıdır.
- Eleştiri ve takdir besliyorsa anlamlıdır: Besleyen geribildirim yapabilmeniz için birkaç ölçütle kendinizi test edebilirsiniz:
- Sayı: Çok fazla konuda ve çok sayıda eleştiri ve takdir bir süre sonra sizi “söylenen, her şeye karışan, fazla müdahaleci” biri gibi gösterebilir. Üstelik lise, üniversite giriş sınavına çalışması için uyarınızla, odasını toplamasına ilişkin yaptığınız eleştiri aynı değerde görülebilir ve her ikisi de bir süre sonra önemsenmeyebilir.
- Zamanlama: Hiç kimse çok yorgun, gergin, korkmuş olduğunda yüzleştirilmek hatta takdir edilmeyi sevmez. Böyle durumlarda onun biraz beklemek gerekir.
- Bildiği bir şey mi yoksa yeni bir şey mi söylüyorsunuz?: Yanlışını fark eden bir insanı tekrar eleştirmek en hafifinden ilişkinizi olumsuz etkiler. Ergen için bu etki çift katıdır. Düşük not almış bir ergene “notun düşük demek” yaratıcı ve yapıcı bir geribildirim değildir. Onun yerine “bunun üzerine konuşmak isterim, ne zaman hazır olursan konuşalım” demek işe yarayabilir.
- Takdir ve eleştiride bazı önemli noktalar: Ergenlerin genellikle yalnızken fazla kalabalık olmayan ortamda eleştirilmesi önerilir. Bunun istisnası şiddet, ayrımcılık, zorbalık gibi insan haklarına müdahale olan durumlarda anında müdahale edilmesidir. Bu konuların dışındaki konularda bazen eleştiriyi ertelemek bile mümkün olabilir. Takdir için ise yine grup önündeyken abartmadan ve ergeni zor durumda bırakmadan takdir etmek anlamlıdır.
Aşağıda ergeni takdir edip eleştirirken işinize yarayabilecek önemli noktalar şunlardır:
Eleştiri
- Kişiliği değil davranışı eleştirmek
- Bazen grup önünde, bazen tek başına iken,
- Eleştirinin nedenini açıklamak,
- Olumsuz davranışın size olan etkisini söylemek,
- Ona da söz hakkı tanımak
Takdir
- Hem kişiliği hem de davranışı takdir etmek,
- Anında takdir etmek,
- Hem grup önünde hem tek başına iken,
- Takdirin nedenini açıklamak;
- Olumlu davranışın size olan etkisini söylemek,
- Ona da söz hakkı tanımak
Son söz olarak ebeveynlerin ve öğretmenlerin ergenlerle ilişkilerinde işe yarayabilecek bir kaç öneriyi aşağıda bulabilirsiniz:
- Polyannacı olmadan pozitif(işlevsel) takdir ve eleştiri yapın. Olumlu-olumsuzu ve tüm duyguları kapsayan geribildirim verin.
- Onunla yaşamınızı ve ergenliğinizi paylaşın.
- Liderlik etmesine izin verin, liderlik için onu zorlayın. Ama aynı zamanda lidere uyum göstermesini de teşvik edin.
- Ondan yardım ve fikir isteyin. İşe yaradığını hissetsin.
- İyi yaptığı en az bir şey bulun.
Yararlanılan ve önerilen kaynaklar:
* İnsanın 8 Evresi, Erik Erikson (http://www.dr.com.tr/Kitap/Insanin-8-Evresi/Erik-H-Erikson/Egitim-Basvuru/Psikoloji-Bilimi/urunno=0000000616754)
** Çocukta Zihinsel Gelişim. Jean Piaget (http://www.kitapyurdu.com/kitap/cocukta-zihinsel-gelisim/21149.html)
*** Cycles of Power. Pamela Levin. (https://www.goodreads.com/book/show/2457424.Cycles_of_Power)
**** Ergenlik Hakkında Her şey. Richard Lerner. (http://www.dr.com.tr/Kitap/Ergenlik-Hakkinda-Her-Sey/Richard-M-Lerner/Egitim-Basvuru/Aile-Cocuk/Ergenlik-Psikolojisi/urunno=0001687202001)