İDİL ÖZCAN, Klinik Psikolog
Hamilelik ve doğum, bedensel ve psikolojik değişimlerin, dönüşümlerin yanı sıra gündelik rutin ve ilişkisel anlamda yenilikleri içeren bir dönemdir. Anne baba adaylarının hem heyecan, mutluluk hem de kaygı ve korkular yaşamaları oldukça doğaldır. Bir bebeğin dünyaya gelmesi, ebeveyn olma duygusunu ve sorumluluğunu hissetmek, kadınlar için de erkekler için de büyük bir değişimdir[1].
Annelik ve babalık rolleri, içinde yaşadığımız toplumun beklentileri ve kültürel değerleri ile şekillenir. Örneğin, Türkiye’de kadın ve erkek rolleri üzerinden yola çıkıldığında, anneden beklenti tamamen çocuğu ile ilgilenmesi, kişisel, sosyal ve iş hayatını onun üzerine şekillendirmesidir. Babalardan ise daha çok ekonomik destek, çocuğu ve aileyi korumak beklenmektedir. Anne babaların kendilerinden, akrabalara, komşulara, medyadan, kurumlara, yasalara kadar neredeyse tüm evren bu beklentilerden etkilenir. Örneğin, bir annenin 16 haftalık doğum izni varken, babalar için bu izin yasal olarak 5 gündür. Bir başka deyişle, yasalar bile babaların çocuğa bakım vermesini, ilgilenmesini, ilişki kurmasını destekleyecek şekilde yapılandırılmamıştır. 5 günde, babaların genellikle hastane ile ilgili işlemleri tamamlamak, çocuğun nüfus kağıdını çıkartmak gibi “kurumsal” görevleri üstlendikleri görülmektedir. Doğum izni dışında babaların, iş hayatından geriye kalan sürede çocukları ile ilgilenmeleri beklenmektedir. Türkiye’de erkeklerin ortalama 9 saat çalıştıkları düşünüldüğünde, bunun yeterli bir süre olmadığı çok açıktır. Halbuki babalarında hem hamilelik hem doğum sürecinde eşi ve çocuğu ile yakın temas halinde olması çocuğun sağlıklı gelişimi için önemlidir.
Gebelik Dönemi ve Babalık
Doğum ve doğum sonrası dönemde bebeğe ve bebeğin getirdiği değişimlere uyum sağlamak zaman alır. Bu süreçte kadınlar genellikle sosyal bir ağı içinde desteklenirler. Örneğin, hamilelik döneminde yapılacaklar, yapılmayacaklar, emzirme, lohusalık, bebek bakımı ile ilgili gerekli, gereksiz tüm deneyimler diğer kadınlar tarafından sıkça aktarılır. Öte yandan, erkeklerin “baba olma” haline uyum sağlama süreci daha az konuşulan, düşünülen bir konudur.
Babaların gebeliğe ve partnerlerine karşı farklı tepkileri olabilir. Bazıları gebeliğin “erkekliklerini doğruladığını” düşünebilir, bazıları partnerleriyle daha fazla ilgilenebilir, gebelik, sağlık, beslenme, doğum, ebeveynlik gibi süreçlere dair bilgileri araştırabilir, çeşitli eğitimlere, kurslara gidebilir. Türkiye’de 2018 yılında yapılan bir araştırmada, erkeklerin %54’ü baba olduğunu duyunca çok heyecanlandığını, %65’i gebelik kontrollerine gittiğini, %42’si gebelik ve doğum sürecinde babalık rolünü en çok bebeği ilk defa kucaklarına aldıklarında hissettiklerini belirtmişlerdir. %54’ü doğum süreciyle ilgili herhangi bir eğitim almadıklarını, %50’si bu süreçte yaşadıkları korku ve kaygıları partnerleriyle paylaştığını ifade etmişlerdir[2].
Yapılan araştırmalar, babaların özellikle gebeliğin son 3 aylık döneminde hamilelik süreciyle daha çok ilgilendiklerini göstermektedir. Toplumsal beklentiler ile uyumlu bir şekilde, daha çok ekonomik açıdan yeterliliklerini sorguladıkları, hem eş hem babalık rollerini yeterince yerine getirip getiremeyeceklerine dair endişeler taşıdıkları, kaygı, depresyon yaşadıkları görülmektedir[3].
Doğum ve Doğum Sonrası Dönemde Babalar
Dünya’da babaların doğuma katılımı yaygındır. Ülkemizde ise babaların doğuma katılımını destekleyen sosyal çevre ve uygulamaların olmaması, doğum sürecinde yapabilecekleri hakkında yeterli bilgiye erişememeleri, doğuma hazırlık eğitimlerinin az olması gibi nedenlerle babaların doğuma katılım oranları düşüktür. Oysa gebelik ve doğum sırasında babaların sürece katılımı, çocukların zihinsel, sosyal, duygusal gelişimini olumlu etkilemektedir.
Babalar için de bir bebeğin gelişi büyük bir değişimdir ve kaygı, korku, stres yaratabilir. Babaların zaman zaman bebeğin doğumunu takip eden ilk üç hafta içerisinde kaygı atakları, depresyon, çaresizlik, yetersizlik, dışlanmışlık yaşadıkları bilinmektedir. Babalar, bir “yardımcı”, “eve ekmek getiren kişi” olarak görüldüklerini ancak bu rollerini yerine getirmekte zaman zaman zorlandıklarını, ebeveyn olarak yeterli derecede takdir edilmediklerini belirtmişlerdir. Erkeklerin çoğu babalığın ilk dönemlerini eğlenceden ve bir ödülden ziyade bir zorluk olarak görmektedir[4].
Özetle, toplumun nasıl kadın ve erkek olunacağına dair beklenti ve dayatmaları, hamilelik ve doğum sürecinde babaları; düşüncelerini, inanışlarını, davranışlarını etkilemektedir. Babaların, kendi değişim süreçlerini anlamlandırmaları, kaygı ve korkuları ile ilgili konuşmaları, gebelik sürecinde sorumluluk almaları, dahil olmaları annelerin, bebeklerin ve kendilerinin sağlığı için oldukça önemlidir.
Babaların kendi babaları ile ilişkilerini sorgulamaları, nasıl bir baba olmak, çocuklarıyla nasıl ilişki kurmak istediklerini düşünmeleri ve toplumsal beklentileri dönüştürebilmeleri dileğiyle…
[1] Yanıkkerem E, Yüksel D, Kitapçıoğlu G. Gebelerde Doğum ve Postpartum Dönemine Dair Endişeler. ADÜ Tıp Fakültesi Dergisi 2008; 9(1) : 47 – 54
[2] Arar İ, Çakır A, Özcan H. Babalar ve Gebelik Süreci. Zeynep Kamil Tıp Bülteni: ;2018;49(1):72-76
[3] Ergin A, Özdilek R. Değişen Babalık Rolü ve Erkek Sağlığına Etkileri. Hemşirelik Eğitim ve Araştırma Dergisi:2014;11 (1): 3-8
[4] Çelebioğlu A, Özkan H, Kurudirek F, Üst Z. Doğum sonu dönemde babaların ebeveynlik davranışlarının incelenmesi. İzmir Dr. Behçet Uz Çocuk Hast. Dergisi 2016; 6(3):191-196