İrem Eken Coşkun, Klinik Psikolog
Yas süreci, bireyin bir kayıp karşısında yaşadığı psikolojik, duygusal ve sosyal tepkiler bütünü olarak tanımlanır. Her insan, hayatının bir noktasında kaçınılmaz olarak yas sürecinden geçer. Yas, genellikle kayıp ve ölümle ilişkilendirilse de işten çıkartılma, ayrılık, boşanma, arkadaş kaybı, sağlığın kaybı, göç, özgürlüğün kaybı, geleceğe dair planların bozulması gibi kişi için önemli kayıplar da duygusal dünyada bir yıkım olarak algılanarak, yas tepkilerini doğurabilir. Bir başka deyişle, yas hepimizin ortak bir konusu olduğu kadar oldukça kişisel de bir süreçtir. Tıpkı parmak izi gibi, her yas süreci biriciktir. Örneğin, bazı kişiler üzüntü, öfke gibi duygular hissederken, bazıları rahatlama hissedebilir. Kimi insan hissettiği zor duyguları herkese anlatma ihtiyacı duyarken, bazıları duygularını kimseyle paylaşmak istemez, sessizliğe gömülür. Bir kişiye, kendisini işe verip durmaksızın çalışmak iyi gelirken, bir diğer kişi günlerce yataktan çıkamayabilir. Bu tepkilerin hepsi yas içinde görülebilir.
Ani değişiklikler ya da yaşanılan kayıplar, derin duygular hissedilmesine neden olabilir. Bu duygular, üzüntü, özlem, öfke, sıkıntı, güvensizlik, tedirginlik, aklını yitireceği-delireceği korkusu, geleceğe dair umutsuzluk, karamsarlık, yalnızlık, çaresizlik veya tam aksi hiçbir duygu hissedememe (aleksitimi) şeklinde olabilir. Ayrıca yaşanılan olayı inkar etme, yok sayma, hayata karşı ilgi ve istek kaybı, hiçbir şeyden zevk alamama, adaptasyon zorlukları, işlevsellikle azalma, fizyolojik ihtiyaçlarda değişiklikler (iştah kaybı, aşırı uyuma isteği gibi), geleceğe dair umutsuzluk ve karamsarlık gibi duygusal tepkiler verilebilir.yas süreci, duygusal zorluklarla başa çıkmaya ve hayatın devam edebilmesine yardımcı olan bir iyileşme sürecidir.
Peki, bu karmaşık ve bazen kavranması zor süreç tam olarak nedir? Hangi aşamalardan geçeriz ve bu süreçte bizi neler bekler?
Yas süreci kişiden kişiye göre değişiklik gösterse de Elizabeth Kübler-Ross, yasın evrelerini daha iyi anlamak için “Beş Aşama Modeli”ni geliştirmiştir. Bu beş aşama her kişide aynı sırasıyla ve doğrusal şekilde yaşanmak zorunda değildir; her birey bu süreçte farklı aşamalarda takılabilir veya aşamaları kendi içinde döngüsel bir şekilde yaşayabilir:
- İnkar: Kişi kaybın gerçekliğini kabul edemeyebilir. “Bu olamaz!”, “Hayır, bu doğru değil” gibi tepkiler verilebilir. Bu durum, bireyin kendini aniden gelen yoğun acıya karşı koruma çabası olarak yorumlanabilir.
- Öfke: Kaybın gerçekliği kabul edilmeye başlandıkça öfke duygusu ortaya çıkabilir. Bu öfke, kaybedilen kişiye, kendine, sisteme, hayata, inançlarına karşı olabilir. Bu aşamada bireyler “Neden ben?” ya da “Bu adil değil!” gibi düşünceler geliştirebilirler.
- Pazarlık: Kişi kaybı tersine çevirmek için çeşitli düşüncelere kapılabilir. “Farklı davransam sonuç değişir miydi?”, “Keşke şöyle yapsaydım” gibi düşüncelerle kayıp öncesine dönmeye yönelik istekler belirebilir.
- Depresyon: Gerçeklikle yüzleşilen aşamada derin bir üzüntü, keder, yalnızlık, umutsuzluk gibi duygular yaşanabilir. Kişi yas sürecinin tam anlamıyla ağırlığını hissettiği bir duygusal boşlukta bulur kendini. Bu aşamada bireylerin içine kapanmaları sık görülür.
- Kabul: Birey, kaybı ve bu kaybın hayatındaki etkilerini kabul etmeye başlar. Hayatın artık eskisi gibi olmayacağını anlar ve yeni bir denge kurma sürecine girer.
Bu süreçlerde gösterilen belirtiler, farklı psikolojik durumlarla karıştırılabilir. Özellikle depresyon ve travmatik yas ile sağlıklı yas sürecinin ayrımı iyi yapılmalıdır. Travmatik yas, olağan yas sürecinin ötesine geçerek, bireyin günlük işlevselliğini ciddi şekilde bozabilecek yoğun ve uzun süreli duygusal sıkıntı durumunu ifade eder. Travmatik yas, özellikle ani, beklenmedik, şiddet içeren veya kişiyi derinden sarsan kayıplar sonrasında ortaya çıkar, kaybın ardından bireyin normal iyileşme sürecine geçememesine ve şiddetli psikolojik tepkiler göstermesine neden olabilir. Depresyonda ise kişi, yas sürecinden farklı olarak üzüntü hissetmenin yanında değersizlik (düşük özsaygı) inancı taşımaktadır. Yaşadıklarını değerlendirirken çözümsüz ve kendisini de yetersiz görme eğilimindedir. Gündelik olaylarla morali bozulan kişi olumlu gelişmeler ile kendisini yeniden iyi hissederken, depresyon tanısı alabilecek kişi olaylara bağlı olarak kendini daha iyi hissetmez. Sonuç olarak, yas, kayba karşı verilen sağlıklı bir tepkiyken, depresyon ve travmatik yas, daha derin, yaygın ve klinik bir müdahale gerektiren bir durumdur. Bu iki durumu ayırt etmek önemlidir; hem bireylerin hem de uzmanların doğru tedaviye yönelmesini sağlar.
Yas sürecindeki kişi nasıl desteklenebilir?
Yas sürecindeki kişinin desteklenmesi; kişinin yasını kendi ritmiyle, hızıyla yaşamasına olanak sağlanması değerlidir. Her insanın yas ile ilgili kendi doğruları, yanlışları, normalleri, anormalleri olabilir. İnsanların yası sizden farklı yaşayabileceklerini düşünmek rahatlatıcı olabilir. Örneğin, bu süreçte “Sinirlenmek yerine şükretmelisin.” gibi kişinin ne hissetmesi ne hissetmemesi gerektiğine dair söylemler, “Evladın yanında, daha ne istiyorsun?” gibi yasları yarıştıran cümleler, “Ben işten atıldığımda bir hobi bulmuştum, bence sana da iyi gelir.” gibi size iyi gelmiş yöntemleri denemesine dair verilen akıllar, “Birkaç hafta sonra daha iyi olacaksın.” gibi yasın süresine dair herkes için doğru olamayacak kısıtlamalar, hayatın doğal akışına hemen dönmesi gerektiğine dair baskılar kimseye iyi gelmez.
Yas zorlu bir süreçtir; bu yası yaşayan kadar izleyen için de geçerlidir. Bazen zorlayıcı olsa da sadece orada olmak, ihtiyaç olduğunda iyi bir dinleyici olmak yeterli olabilir. Bunları yaparken samimiyetle, yargılamadan, karşılaştırmadan iletişim kurmaya, kişinin duygularını anladığınızı göstermeye, özetle duygusal ve fiziksel ihtiyaçlarına duyarlı olmaya özen gösterilebilir. Kişinin hayata dair işlevselliğinde azalma varsa uzman desteğine başvurması için yardımcı olunabilir. Özetle, doğru yaklaşımlarla yas baş etmesi mümkün bir yolcuktur.
Kaynakça
- Kübler-Ross, E., & Kessler, D. (2005). On grief and grieving: Finding the meaning of grief through the five stages of loss. Simon and Schuster.
- Jacobs, S. C. (1999). Traumatic Grief: Diagnosis, Treatment. Prevention. Philadelphia, PA, Bruner-Mazel.
- Sezgin, U., Yüksel, Ş., Topçu, Z., & Dişcigil, A. G. (2004). Ne zaman travmatik yas tanısı konur? Ne zaman tedavi başlar. Klinik Psikiyatri Dergisi, 7(3), 167-175.