Yazan: Mary FitzGerald, LCSW-C, & Rebecca Landau-Millin, Psy.D.
Çeviren: Ekin Emiral, Klinik Psikolog
İnsanların terapiye başlamak konusunda emin olamamaları sık görülen bir durumdur; bazı toplumsal mitlere bağlı olarak, sürecin nasıl ilerleyeceğine dair kaygılı hissedebilirler. Bu yazı, insanları yardım aramaktan alıkoyan, terapi ile ilgili bazı noktaları açıklığa kavuşturma çabasıdır.
1. “Sorunlarım gerçekten o kadar da kötü değil.”
Çoğu zaman insanlar, terapinin son çare olduğunu, sadece ciddi sorunları olanlar için uygun olduğunu düşünebilirler. Oysa, daha önce destek almak için arayışa başlamak, kişinin daha iyi hissetmesini ve daha hızlı bir şekilde ilerlemesini sağlar. Özetle: İşlerin gerçekten kötüye gidip, sizi daha fazla zorlayacağı zamana kadar neden bekleyesiniz?
2. “Sorunlarımı kendi başıma çözebilmeliyim.”
Tıpkı fiziksel bir problem yaşadığınızda, tıbbi bir danışmanlık aradığınız gibi, terapistler de duygusal yaşamınızla ilgili sorunları anlamanız ve çözebilmeniz için özel olarak eğitim alırlar. Terapi sürecinizde, terapistinizin desteğiyle geliştireceğiniz problem çözme becerilerinizi zamanla hayatınıza adapte edebileceksiniz. Bu da kendinizden daha fazla emin olmanızı, özgüven kazanmanızı sağlayacaktır.
3. “Terapiye başlarsam, sonsuza dek sürecek mi?”
Hayır! Terapinin sıklığı ve süresi, terapist ve danışan arasında konuşulur ve sonuçta danışan tarafından karar verilir. İnsanlar, amaçlarına ve ihtiyaçlarına bağlı olarak, kısa süreli danışmanlıklardan, uzun vadeli terapilere, psikanalize kadar çok çeşitli terapi sürelerinden yararlanabilir.
4. “Tüm özel düşüncelerimi terapistime açıklamak zorunda kalacağım.”
Terapinin faydalı yönlerinden biri, danışan olarak neyi, ne kadar paylaşacağınıza sizin karar vermenizdir. Terapinin sıklığını ve süresini ayarlamada olduğu gibi, sonuçta terapinin hızını da siz belirlersiniz ve terapistiniz, sürece yardımcı olmak için oradadır. Bu işbirlikçi çaba, güvenilir bir terapötik ilişkiye ve başarılı bir terapiye zemin oluşturur.
5. “Yargılandığımı hissedeceğim.”
İnsanlar genellikle duygularından bahsederken kendilerini savunmasız hisseder. Terapistin paylaşılan konu hakkında ne düşüneceği veya ne hissedeceği konusunda endişelenebilirler. Ancak terapistiniz sizi yargılamak için değil, aksine, sizi dinlemek ve biricik bir bakış açısı sunmak için oradadır. Yargılanma konusunda endişeleriniz varsa, bunu terapistinizle konuşmanız önemlidir; böylece duygularınız anlaşılabilir ve ihtiyacınız olan desteği alabilirsiniz.
6. “Terapistimin “koltuk değneği” olacağından endişe duyuyorum.”
Açık olalım. Danışan ve terapist arasında bağımlı bir ilişki kurmak, terapinin hedeflerinden biri değildir. Terapötik ilişkinin işbirliğine dayalı olması amaçlanır. Zamanla insanlar, terapide öğrendikleri kendilerini daha iyi anlama, hissetme gibi becerileri, terapistten bağımsız olarak uygulayabileceklerini fark eder. Terapi sona erdiğinde, kişinin bu becerileri daha aktif kullanabildiğinden emin olunması gerekir. Buna, duyguları düzenleme, sorunları çözme ve karar verme kapasitelerine güvenmeleri de dahildir. Tabii ki terapinin çıktıları bunlarla da sınırlı değildir.
7. “Sorunlarım hakkında konuşursam, belirli değişiklikler yapmak zorunda kalacağım.”
Durum böyle değil. Düşünceler ve eylemler arasında fark vardır. Örneğin, ilişkinizdeki zorlukları konuşmak için terapiye gittiğinizi düşünelim. İlişkiniz ile ilgili konuşmaya başladığınızda, duygularınızla temas ettiğinizde, ilişkiyi sona erdirmek zorunda kalacağınızdan endişelenebilirsiniz. Halbuki, ilişkiniz ile ilgili daha önce fark etmediğiniz, yeni bir bakış açısı ve/veya farklı seçenekler keşfedebilirsiniz.
8. “Kendim hakkında öğrenebileceklerimden endişeleniyorum.”
Terapinin faydalarından biri, profesyonel ve kişisel yaşamınızdan duyduğunuz tatminin artmasıdır. Aslında, çoğu zaman mutluluğa ve başarıya en engel olan şey, kendimizi tam olarak anlamamamızdır. Kendini fark etmek, insanların kendi yaşamları üzerinde daha fazla kontrol sahibi olmalarını sağlar. Bu nedenle, terapistinize, kendiniz hakkında ne öğreneceğiniz konusunda endişelendiğinizi söylemeniz önemlidir; böylece siz ve terapistiniz sizin için en rahat şekilde çalışabilirsiniz. Sonuçta, terapinizin odak noktası size kalmış.
9. “Terapiye başlamak konusunda karışık hissedersem, bu terapinin bana uygun olmadığı anlamına mı gelir?”
Terapiye başlama konusunda karışık duygulara sahip olmak yaygındır. İçgüdülerimiz bizi rahatsız edici düşüncelerden ve duygulardan uzak durmamız için yönlendirir. Terapiye başlama konusunda tereddüt etmek, kendimizi anlamak adına çok önemli bir şeyin varlığını gösterebilir. Bu nedenle, bu endişeleri araştırmak için zaman ayırmak önemlidir. Bu, duygusal enerjinin zor duyguları bastırmak yerine terapiden daha fazla fayda elde etmeye yönlendirilmesine izin verir.
Terapinin bazı faydaları şunlar olabilir:
- Daha fazla özgüven
- İyi bir ruhsal durum
- Daha az kaygı ve depresif duygulanım
- Daha etkili karar alma becerileri
- Daha yapıcı ilişkiler
- Artan iş tatmini