MELTEM YILMAZ, Klinik Psikolog
Büyük adımı attınız ve psikoterapiye ihtiyacınızın olduğunu fark edip, terapist arayışına girdiniz. Maddi, manevi ciddi bir yatırım yapacağınız bir sürece, elbette ki ‘en iyisi’ni bulma isteğiyle başlamak istersiniz. Kendinizi açacağınız, belki daha önce hiç dile getirmediğiniz sırlarınızı paylaşacağınız, sizi dinlediğinden, yaşantılarınızı anlamlandırabildiğini hissetmek istediğiniz bir terapist arıyorsunuz. Peki nereden başlayacak, nasıl ‘en iyisini’ seçeceksiniz?
Terapistinizi seçerken en önemli nokta elbette onun mesleki yeterliğidir. Lisans eğitiminde psikoloji okuyup, psikolog ünvanı almak terapi yapmak için yeterli değildir[1]. Psikoterapist ünvanını, psikoloji lisans programını tamamladıktan sonra yüksek lisansını, uzmanlık eğitimini geçerliliği kabul edilmiş bir yüksek öğretim kurumunda almış, uygun terapi eğitimlerine katılmış ve süpervizyon (terapistlerin, tecrübeli bir başka terapistten aldığı danışmanlık olarak tanımlanabilir) süreçlerini tamamlamış kişilere verilebilir. Yüksek lisansın yanı sıra terapistlerin uzmanlaştıkları bazı alanlar olabilir. Çocuk, ergen, yetişkin gibi gelişimsel dönemlere göre uzmanlaşmanın yanı sıra cinsel terapi, çift terapisi, obsesyon, depresyon, yeme bozuklukları gibi çeşitli alanlarda daha yoğun çalışabilirler. Ülkemizde genelde insanlar bir bilene, daha önce gidene, yakınlarına ya da bir başka uzmana danışarak terapistlerini seçmektedirler. Ne yazık ki ülkemizde psikolog ve uzman psikologların meslek ve görev tanımlarını düzenleyen ve denetleyen bir meslek yasası bulunmamaktadır. Bu da terapiye ihtiyaç duyan kişilerin maddi ve manevi istismarını oldukça açık bir hale getirmektedir. Kim önerirse önersin, terapi sürecine birlikte başlamak istediğiniz terapistin eğitimini sormak, öğrenmek tüm danışanların hakkıdır.
Mesleki yeterliliğin yanı sıra belki de ‘en iyi terapistin’nin aslında herkes için farklı olduğunu belirtmek gerekiyor. Çoğu kişi terapistini seçerken aklında değişmesi zor olan beklentilerle sürece başlayabilir. Örneğin, mutlaka şu üniversiteden mezun olsun, benden büyük olsun ki çok tecrübesi olsun, donuk olmasın, mutlaka kadın olsun. Bu isteklerin ‘kendimi açabileceğim, rahat ilişki kurabileceğim bir terapist bulmak istiyorum’ şeklinde düzenlemek anlamlı olabilir. Terapinin iç dünyanızda, anlam arayışınızda sizi bir yerlere götürmesini istiyorsanız, buradaki en önemli etmen terapistiniz ile ilişkiniz ve bu ilişkinin doğasıdır. Terapi çerçevesinde ilişki kurmak bir dost, yakın bir akraba ile kurulan ilişkiden oldukça farklıdır.
Öte yandan, özgeçmişinden, eğitiminden son derece memnun olduğunuz bir terapistle dahi öngörüşme yaptığınızda aranızda ilişki kurmanın zor olabileceğini, duygusal olarak açık olmakta zorlanabileceğinizi hissedebilirsiniz. İlişki kurmakta zorlandığınızı hissetmenize birçok etmen sebep olabilir. Örneğin, terapistiniz cinsiyeti, yaşı, ait olduğunu düşündüğünüz inanç sistemi, tüm bunlar sürecinize başlarken terapistinize yönelik hislerinizi etkileyebilir. Oldukça basit görünen bir seçim bile aslından içinde size dair son derece önemli ipuçları taşır. Önemli olan, bu hislerin sizin zihninizde, duygularınızda, geçmiş ilişkilerinizde nasıl bir yer tuttuğunu anlamlandırmanızdır. Bu noktada önemli olan, bu deneyiminizin üzerine düşünmeniz ve bunu açıklıkla terapistiniz ile paylaşmanızdır. Eğer terapi sürecine görüşmeye gittiğiniz terapistinizle devam etmek istemediğinizden eminseniz, terapistinizin bunu anlaması ve size uygun olduğunu düşündüğü bir meslektaşına yönlendirmesi mümkündür. Terapistler, sanıldığının aksine bu gibi konuşmaları sıkça yaparlar. Devam etme motivasyonu hissettiğiniz, güvendiğiniz ve kendinizi açmaktan çekinmediğiniz bir terapisti bulmak ilk başlarda zor olabilir ama bulduğunuz noktada kendinizi, duygularınızı, ilişkilerinizi, daha önce hiç fark etmediğiniz dinamikleri keşfetmeye dair kıymetli yolculuğun başlayacağını söyleyebiliriz.
Toparlayacak olursak, uzmanlık için gerekli adımları tamamlamış olan terapisti bulduktan sonra, terapi sürecine devam etmenin bir diğer adımı ilişkinizi değerlendirmeniz olacaktır. Bu sürece içinize sindiği bir şekilde başlarsanız ve yeterli sürekliliği kendinize ve sürecinize sağlarsanız, kendinizi tanımanız, duygularınızın, davranışlarınızın ardındaki nedenleri fark edip anlamanız mümkündür.
[1] https://www.psikolog.org.tr/tr/kurumsal/sikca-sorulan-sorular-x716