PINAR DEMİRCİ, Klinik Psikolog
Son günlerde hayatlarımız pek de alışkın olmadığımız bir hal aldı. Çocuklar okula gitmiyor, yetişkinler evden çalışıyor ya da bir süre izinli. Eşimizi dostumuzu ziyaret edemez, sarılamaz, kucaklaşamaz, tokalaşamaz olduk. Evlerin içine hapsolmuş, sosyal ilişkilerimizden, ritüellerimizden, günlük alışkanlıklarımızdan uzak kalmış olabiliriz. Bu sıkışmışlık durumu, Koronavirüs tehdidinin yarattığı kaygının yanı sıra öfke, çaresizlik, yalnızlık, bıkkınlık, sıkıntı gibi duygular yaratabilir. Evde böyle hisseden bireylerin bu duyguları birbirlerine yansıtmaları ve birbiriyle çatışmalar yaşamaları da muhtemeldir.
Bu geçici süreci daha sakin, barışçıl ve işlevsel bir şekilde yaşamak mümkün mü?
Öncelikle evdeki herkesin benzer duygular yaşayabileceğini anlamaya, bu duyguları kabul etmeye çalışarak başlayabiliriz. Örneğin, kaygıları yoğun olan biri, diğerlerinin temizliğine aşırı hassasiyet gösterebilir, yeterince dikkat etmediklerini söyleyip sıkça uyarılarda bulunabilir. Bu da diğer aile üyelerinin öfkelenmesine sebep olabilir. Çocuklar bu kadar uzun süre arkadaşlarından ve fiziksel hareketlilikten uzak kaldığı için sıkılabilir, mutsuz olabilir, şikayet edebilir. Çocuklar okuldayken, diğerleri işteyken evde kendi düzeninde hareket etmeye alışkın biri, diğerlerinin varlığından rahatsız olabilir. Her sabah işe gitmeye alışan biri evde kalınca ne yapacağını bilemeyebilir, canı sıkılabilir. Bu süreçte yaşanabilecek tüm duygular doğaldır. Önemli olan bu duyguların sağlıklı bir şekilde ifade edilmesidir. Çünkü ifade edilmeyen duygular genellikle birikir ve duygu patlamaları şekline kendini gösterebilir. Bunun yaşanmaması için evdeki herkesin sıkıldığını, yorulduğunu, korktuğunu, kızdığını ifade etmesine fırsat vermek, birbirimizi dinlemek ve anlamaya çalışmak evde daha sakin ve barışçıl bir ortam yaratmak için önemli bir adım olabilir.
Ev dışındaki düzenli hayatımız yani işte, okulda geçirdiğimiz zaman hali hazırda planlanmış ve biz de ona uyum göstermeye alışmış olabiliriz. Evden çalışma, okula gitmeme gibi durumlarda günlük zaman planımızı kendimiz yapmak durumunda kalırız ve bu zorlayıcı gelebilir. Biz yetişkinler elimize telefonu almış haberlere bakarken ya da bir arkadaşımızla telefonda konuşurken hiç planlamadığımız kadar çok zaman harcayabiliriz. Öte yandan, çocuklar bu dönemde neyi, ne zaman, ne kadar süre ile yapacaklarını bilemeyebilirler. Bu yüzden hem kendimiz hem de çocuklar için günlük ve haftalık zaman planı oluşturabiliriz. Elbette çocukların zaman planını onlarla birlikte yapmak, planlama becerilerini geliştirmelerine destek olur. Bu planı yaparken, ders çalışma, dinlenme, uyuma, oyun zamanlarını dengeli olmasına da özen göstermek önemlidir.
Herkesin sürekli evde olduğu zamanlarda evdeki işler de artabilir. Etraf daha çok dağılır, daha çok bulaşık olur, daha çok yemek yapmak ve sofra hazırlamak gerekir. Bu işleri bir kişinin yapması da yorucu ve öfke uyandırıcı olabilir. Bu nedenle, evdeki iş bölümünün yeniden gözden geçirilmesi, çocuklar da dahil herkesin kendine uygun sorumluluklar üstlenmesi önemli olur. Öncelikle herkes kendi odasını, eşyalarını toparlayabilir. Yemek yapma, sofra kurma gibi işler birlikte daha keyifli bir şekilde yapılabilir. Çocuklar alışkın olmadıkları bu işleri yapmak istemeyebilirler ya da nasıl yapılacağını bilemiyor olabilirler. Onlara bu yeni iş bölümünün neden önemli olduğu, aslında bir şeylerle meşgul olursa daha az sıkılacağı ve dayanışmanın önemi anlatılabilir. Beklentimizi açıkça söylemek, adım adım nasıl yapılacağını göstermek ve yaptığında da eksik ya da yanlış yapsa bile eleştirmek yerine çabasını ve iş birliğini takdir etmek, bu alışkanlığı kazanmalarını kolaylaştırabilir.
Evde eğlenceli vakit geçirmeye de ihtiyacımız var. Bu yüzden birlikte film izleme, müzik dinleme, dans etme, oyun oynama gibi etkinliklere de zaman ayırmak iyi olabilir. Uzun zamandır izlemek istediğimiz filmlerin listesini çıkarıp çocuklarla izleyebileceklerimizi onlarla, yalnız izleyeceklerimizi onlar uyuduktan sonra izleyebiliriz. Çocuklar yetişkinlerle özellikle anne ve babalarıyla oyun oynamaya bayılırlar. Günde en az bir saat sadece onlarla oynamaya zaman ayırabiliriz. Çocukların yaşına göre onların keyif alacağı, onların istediği oyunları birlikte oynamak hem bize hem de onlara iyi gelir. Özellikle çocuklar dışarı çıkamadıkları için evde hareket etme ihtiyaçlarının olması doğaldır. Sürekli oturmalarını beklemek gerçekçi değildir; bu yüzden hareket etmelerine, hareketli oyunlar oynamalarına da fırsat vermek önemlidir. Parklar bu günlerde pek temiz olmayabilir ama yine de temiz havada yürüyüş yapmak, belki koşmak, kendi bisikletine binmesine fırsat vermek de çocuklar için iyi olabilir. Öte yandan bir parça sıkılmak da iyidir. İnsan genelde sıkılacak zaman bulduğunda daha yaratıcı olur. Çocukların da biraz sıkılmaları ve bu duyguyla başa çıkmaya çalışmaları kıymetlidir. Onlar için sürekli etkinlik üretmek yerine onların kendini oyalayacak etkinlikler bulmalarına da fırsat vermek ve buldukları yaratıcı fikirleri hayata geçirmeleri için desteklemek önemlidir. Ancak hem düşün, fikir bul deyip, sonra da “nereden çıktı bu, yapılmaz öyle bir şey, malzeme yok” gibi şeyler söylemek, çocukların düşünmeyi bırakmalarına neden olabilir. İstekleri gerçekçi değilse bile birlikte düşünerek fikirlerin daha gerçekçi ve uygulanabilir şekilde dönüşmesine yardımcı olunabilir.
Belki de en önemlisi bu dönemde kendimize iyi bakmamızdır. Hem fiziksel hem de psikolojik sağlığımızı korumak için kendi duygularımızı kabul etmemiz, bize iyi gelen neyse onunla ruhumuzu da beslememiz önemlidir. Bazen evde kalmaya, kendimize evimize zaman ayırmaya çok ihtiyaç duyarız ama buna fırsatımız olmaz. Elbette bir virüsten dolayı evde kalmak durumunda olmak can sıkıcı ancak “ah şimdi evde olsaydım” dediğimiz zamanları hatırlayıp, bu dönemi yapmak istediklerimizi gerçekleştirerek de geçirebiliriz. Şu sıralar pek çok üniversite derslerini ücretsiz ve online olarak açtı. O derslerden ilgimizi çekenleri takip edebiliriz. Dünyadaki bazı müzeleri online gezmek mümkün. İlgimizi çeken, keyfimizi bir parça da olsa yerine getirecek ve uzun zamandır yapamadığımız ev içi aktiviteleri yapabiliriz. Durumun ciddiyetinden uzaklaşmamak, tedbirleri elden bırakmamak önemli olduğu kadar bu dönemde, beyni sürekli strese ve kaygıya maruz bırakmamak da önemlidir. O yüzden kendimize iyi davranmaya da ihtiyacımız olduğunu unutmamak gerekir.
Bu günlerin bir an önce bitmesi ve sağlıklı kalmamız dileğiyle…