EGE ORTAÇGİL, Klinik Psikolog
Koronavirüs, bizim dışımızda gelişen, kontrolümüzde olmayan bir gerçek olarak yaşamımızı değiştirdi ve değiştirmeye devam ediyor. Bu durumun geçeceğini biliyoruz ama belirsizlikle baş etmekte zorlanıyoruz. “Bitecek mi? Ne zaman bitecek? Eskisi gibi olabilecek mi? Kökten değişecek miyiz? Bu süreçte neler olacak? Bizi, yakınlarımızı, Türkiye’yi, dünyayı neler bekliyor?” gibi sorular aklımızda dolanıyor. Doğal olarak, kaygı, korku, üzüntü gibi çeşitli duygular hissediyor ve duygularımızla baş etmeye çalışıyoruz.
Bazı insanlar çalışmalarını eve, dijital dünyaya taşıdı. Yeni düzene ve bu düzenin getirdiklerine uyum sağlamaya çalışıyor. Bazıları zorunlu olarak dışarda çalışmaya devam ediyor. Bazıları sağlığını, bazıları işini, bazıları ruhsal dengesini kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya kalıyor. Fiziksel ve ruhsal sağlığı, yaşamı, ölümlülüğü, güvenliği, evi, sokağı, ilişkileri, istek ve ihtiyaçlarımızı bugün bambaşka gözlerle değerlendiriyoruz. Örneğin, evin bizim için ne anlam ifade ettiğini keşfediyoruz. Bazıları için güvenli, sıcak ve huzurlu bir yerken, bazıları için çok kalabalık, yalnız, soğuk, sıkıcı, bazıları için tekinsiz, tehdit ve tehlikelerle çevirili bir alan olduğunu tekrar fark ediyoruz. Belki gün be gün ev ile ilgili sıfatlarımız, algılarımız, tanımlarımız değişiyor.
Aslında derin bir yas içindeyiz.
Türkiye’den ve dünyanın dört bir yanından kayıp haberleri alıyoruz. Örneğin, kaybedilen yaşamlar, ismini, hikayesini bilemediğimiz, vedalaşamadığımız, şu an sadece bir sayı gibi görünen insanlar var. Belki yalnız başına hastane karantinasına yolladığımız, bir umut, bir güzel haber beklediklerimiz var. Öte yandan sadece insanlar değil; günlük rutinlerimizi, güvenlik hissimizi, gönül rahatlığıyla birbirimize sarılmayı, tokalaşmayı ve daha pek çok şeyi kaybetmenin hüznü içindeyiz. Ve gelecekte kaybedebileceğimiz sağlığımızı, ilişkileri, işleri, rutinleri, hayalleri düşünmek bu hüznü derinleştiriyor.
Yaşanan ve yaşanabilecek kayıplar karşısında verdiğimiz tepkilerin tümü “yas” olarak tanımlanıyor. Düşüncelerimizi, duygularımızı, bedensel tepkilerimizi, davranışlarımızı yasın bir parçası olarak düşünebiliriz. Sevdiğimiz birinin ölümünden, bir organ kaybetmeye, ebeveynlerin boşanmasından, iş kaybına kadar pek çok durumda yas yaşanabilir. Koronavirüs ile birlikte kaybettiklerimiz ve kaybetme ihtimalimiz olan her şeyi bu kapsamda değerlendirebiliriz.
Kuşkusuz, yas sürecini herkes birbirinden farklı yaşar. Bir ebeveynin kaybında iki kardeş bile birbirlerinden çok farklı tepkiler verebilir, çiftler ayrılığı çok farklı deneyimleyebilir. Yasın süresi, biçimi, verilen tepkiler, kişilerin geçmişleriyle, kaybedilen şeye atfedilen anlamla, duygularının yoğunluğuyla, baş etme yöntemlerinin çeşitliliği ile ilişkilidir.
Kübler-Ross’un teorisinde, yas sürecinde 5 basamaktan bahsedilir:
- İnkar: “Virüs bana bir şey yapamaz”, “Bunların hepsi uydurma, oyun”, “Ben zaten böyle şeylerden hiç etkilenmem” gibi kişinin durumu reddettiği, yok saydığı aşamadır. Örneğin, bazı insanların bu dönemde hiç önlem almadıklarını, olağan rutinlerine aynen devam ettiklerini, bazılarının virüs üzerine hiç konuşmadıklarını, sanki hiç böyle bir mesele yokmuş gibi davrandıklarını gözlemlemek mümkündür.
- Öfke: “Bu neden benim başıma geldi?” sorgulaması ile başlayan aşamadır. Koronavirüs gerçeği ile birlikte gelen kısıtlamalar, engeller, yapılamayanlar, kişilerin öfke hissetmesine neden olabilir. Virüs gibi gözle görülemeyen, elle tutulamayan, daha soyut olarak tanımlayabileceğimiz şeylere öfkenin yönlendirilebilmesi oldukça zordur. Bir başka deyişle, bütün gün Koronavirüs’e kızamazsınız. Dolayısıyla öfke çevredeki başka kişilere yönelebilir, kişinin “durduk yere” kavga çıkartması gibi durumlar yaşanabilir.
- Pazarlık: Kişinin var olan durumu daha kabul edilebilir, baş edilebilir bir seviyeye getirmek için yaptığı bir tür uzlaşmadır. “Madem Koronavirüs var, şimdi ne yapsak virüsü şaşırtıp, yırtabiliriz?” sorusuna verilen cevaplardır. Örneğin, “Bir hafta evden çıkmasam, tehlike geçer herhalde” gibi pazarlıklar, kişide sahte bir tür “her şey kontrol atında” duygusu yaratır.
- Depresyon: Sonuç vermeyen pazarlıklar sonrasında, kişinin dış dünyadan gelen belirsiz, tekinsiz kayıp gerçeği ile yüzleştiği, yoksunluğu ve hüznü duygusal anlamda da kabul ettiği dönemdir. Mutsuzluk, hüzün, ümitsizlik hissedilebilir, isteksizlik, yorgunluk, dikkati toplayamama gibi durumlar görülebilir. Örneğin, Koronavirüs ile birlikte bazı insanların yaşam biçimini, yaşamdaki yerini, sistemlerle ilişkisini, anlam, değer verdiği meseleleri tekrar sorguladığını, değerlendirdiğini, kendilerini üzgün, çaresiz hissettiklerini fark etmek mümkündür. Depresyon aşaması her zaman patolojik olmak zorunda değildir; kabullenmeye doğru giden yolculuğun bir parçası olarak görülebilir.
- Kabullenme: Kişinin kaybettiklerini ve kayıp ile ilgili duygularını, düşüncelerini sahiplendiği dönemdir. “Evet, şu an dünya çapında bir salgın var. Peki, ben devam etmek, kendime iyi bakmak, daha iyi hissetmek, dayanışmak için ne yapabilirim?” gibi sorulara verilen cevaplardır. Bu aşamada kişi, fiziksel ruhsal, sosyal, ekonomik tüm kaynaklarını tekrar değerlendirir ve işlevsel bir şekilde kullanmak üzere adım atmaya başlar. Örneğin, “Ellerimi yıkayabilirim, beslenmeme, bedenime, uykuma dikkat edebilirim, sosyal mesafemi koruyabilirim, arkadaşlarımla görüntülü konuşabilirim, beni kaygılandıran şeyleri fark edebilirim, bunları paylaşabilirim, şu kişilere destek olabilirim, kendimi şu konuda geliştirebilirim” gibi planlamalar yapılabilir.
Yas sürecinde, herkes aynı sırayı takip etmeyebilir, aşamalar arasında gel git olabilir. Bu deneyim, tıpkı parmak izlerimiz gibi kişiye özeldir. Yas sürecinde, duygusal, zihinsel, bedensel ve sosyal olarak ihtiyaçlarımızın arttığını bilmek önemlidir.
Temel olarak, Koronavirüs gerçekliğini kabul etmek, içinde bulunduğumuz anın koşullarını sağlıklı bir şekilde değerlendirerek makul önlemleri almak, duygu ve düşüncelerimizin farkında olmak, paylaşmak, dayanışmak, umutlu hayaller kurmak ve yapabileceklerimizi planlamak sağlıklı bir yas süreci için önemlidir. Bu dönemde zorlandığınızı, destek almaya ihtiyacınız olduğunu düşünürseniz, bir uzmandan destek isteyebilirsiniz. Koronavirüs günlerinde, pek çok uzmanın online platformlarda görüşmelerini devam ettirdiğini hatırlatmak isteriz.