Selin Mutlu, Klinik Psikolog
Yeni yıl yaklaşırken hepimizin içinde farklı duygular uyanabilir. Kimi insanlar için bu dönem heyecan ve umut doludur. Sevilen insanlarla bir araya gelinen, mutluluk ve neşe dolu anlar daha sık yaşanabilir; yeni yıl sıcak sohbetler, ışıltılı anlar ve sevilen insanlarla geçirilen keyifli zamanları çağrıştırabilir. Öte yandan, yeni yıl zaman zaman hüzün, kaygı, hayal kırıklığı, yalnızlık, yetersizlik gibi duygular hissettirebilir. Hatta aileyle, akrabalarla, arkadaşlarla bir araya gelmek zaman zaman duygusal olarak zorlayıcı olabilir. Maddi sıkıntılar, yoğun sosyal beklentiler, karmaşık aile dinamikleri, geçmişte yaşanmış ve çözülememiş çatışmalar bu zorlayıcı hisleri gündeme getirebilir. Örneğin, arkadaşlarınızdan biri işinize dair özel sorular sormaya başladığında ya da bir akrabanız sürekli olarak hayatınızdaki kararlara müdahale ettiğinde rahatsız olabilirsiniz. Bu tür durumlar, ilişkide sınırların ihlal edildiğine işaret ediyor olabilir. Tam da bu noktada kendinizi ve ilişkilerinizi korumak adına sınırlarınızı fark etmek ve onları korumak önem kazanır.
Peki, sınır nedir?
Aslında sınır, neye “evet” dediğimiz kadar neye “hayır” dediğimizi de belirleyen duruşlardır (Gülüm, 2020). İlişkilerde sağlıklı sınırlar koymak, hem kendimizi korumaya hem de diğerleri ile olan ilişkilerimizi güçlendirmeye yardımcı olur. Fakat sınır koymak ve bu sınırları korumak her zaman kolay olmayabilir.
İlk sınırlar, aileden, büyürken etrafımızda olan yetişkinlerden öğrenilir. Bazı ailelerde sınırlar oldukça katı olabilir; kimse kimsenin alanına girmiyor ancak aile üyeleri birbirlerinden fiziksel ya da duygusal olarak uzak duruyor olabilirler. Böyle ailelerde büyüyen çocuklar genellikle bağımsızlık kazanırken, yardım istemekte ve almakta zorlanabilirler. Belirgin sınırlar koyabilirken, bu sınırların kendilerine ya da çevrelerine duygusal etkileri konusunda duyarlı olmayabilirler. Bazı ailelerde ise sınırlar neredeyse yok gibidir; ilişkiler yakındır ancak mahremiyete, ayrışmaya izin verilmeyebilir. Yaşanan bir olay, durum, herkesin meselesi haline gelebilir, duygular hep birlikte yaşanabilir. Böyle ailelerde genellikle ‘’hayır’’, “istemiyorum” gibi sınır koyma söylemleri uyumsuzluk, bencillik gibi sıfatlarla ilişkilendirilebilir. Kişiler sınır koymaya çalıştıklarında ‘‘Ya karşımdaki kırılırsa, ya beni yanlış anlarsa’’ diye kaygılanabilir, karşılarındaki insanı üzeceklerini, inciteceklerini düşünebilir, utanç, suçluluk gibi duygular hissedebilirler.
Özetle, yaşam içinde net, belirgin sınırların olması önemlidir. Ancak mesele sadece sınır koyabilmek değil, bireyselliği sağlıklı sınırlar içinde korurken, bu sınırların iletişimini yapabilmek, duygusal paylaşımı, güveni kopmadan devam ettirebilmektir. Örneğin, yetişkinler çocuğun kendilerinden farklı bir birey olduğunu kabul edebildiklerinde, bir yandan çocuğa sınırlar koyarak dünyasını daha güvenli bir hale getirirken, bir yandan da çocuğun istek ve ihtiyaçlarına saygı duyabildiklerinde sağlıklı sınır koyma davranışları daha kolay öğrenilebilir.
Sınırlar Nasıl Korunabilir?
Örneğin, aile bireylerinden biri romantik ilişkinize dair özel sorular sormaya ya da olumsuz yorum yapmaya başladığında ‘‘Bu konuda şu an konuşmak benim için çok rahat değil, kendimi baskı altında hissetmeme neden oluyor. Bunu başka bir zaman konuşalım mı?’’ gibi bir cevap vermek, karşıdaki kişiyi incitmeden duygularınızı ifade etmenize alan açabilir. Benzer şekilde, duygusal yük getiren sohbetlerden yorulduğunuzda, kısa bir mola vermek iyi gelebilir. ‘‘Biraz hava almaya ihtiyacım var, hemen döneceğim.’’ gibi bir ifade kullanmak, hem kendinizi rahatlatmanıza hem de zorlayıcı duyguları düzenleyerek, etkili iletişim kurmaya devam etmenize olanak tanıyabilir.
Sınırlar, kendi fiziksel ve duygusal ihtiyaçlarımızın farkına vardığımız ve bu ihtiyaçları karşımızdaki kişilere gerçek ve samimi bir şekilde ifade edebilmemiz anlamına gelir (Cloud, H., & Townsend, J., (2002). Ne kadar “haklı” olursak olalım, sınırlar öfkeyle bağırarak, küserek, şiddet kullanarak koyulmaya çalışıldığında ilişkiler bozulur. Öte yandan, konuşma, çatışma, tartışma ilişkilerde olağandır ve sağlıklıdır. Kendinizi, sınırları, duyguları rahatça ifade etmek kolaylaşır; karşıdaki kişinin de sizi anlayabilmesi için bir zemin oluşabilir, aynı zamanda karşılıklı anlayışa, uzlaşıya ya da uzlaşmamak konusunda anlaşmaya bir yer açılabilir.
Yeni yılda, kişisel ihtiyaçlarımızın ve sınırlarımızın farkına varıp, bu doğrultuda adımlar atmak, daha sağlıklı bağlar kurmak mümkün. Yeni yılın, sınırlarımızı netleştirdiğimiz, yeni bir başlangıç yapabileceğimiz güzel bir fırsat olması dileğiyle…
Referanslar:
- Gülüm, V., (2020), İyileştiren Sınırlar, Psikonet Yayınları, İstanbul.
- Cloud, H., & Townsend, J., (2002), Sınırlar: Hayatınızı kontrol etmek için ne zaman evet ne zaman hayır demelisiniz., Sistem Yayınları, İstanbul